CeBIT 2016’ı izlenimleri
Yıllardır dünyanın en büyük bilişim fuarı olarak kabul edilen CeBIT 2016’yı sizler için gittik, gezdik. Gördüklerimizi sizinle paylaşalım istedik. Dünyanın en büyük bilgisayar fuarı iken zamanla bilgi teknolojilerindeki yeniliklerin buluşma noktası haline gelen Almanya’nın Hannover kentindeki CeBIT fuarı ilk kez bundan 30 yıl önce ziyarete açılmıştı. Yine bu süreç içinde fuarın yanısıra konferansları da yoğunlaştıran CeBIT son dört yıldır ciddi bir değişim yaşıyor. Artık ne sadece bir fuar, ne de bir konferanslar bütünü. Her ikisini de bünyesinde barındıran dev bir etkinlik. Etkinlikte, ekonomik hayatın dijitalleşmesini hızlandıran gelişmeler artık daha fazla öne çıkıyor. Kısacası CeBIT çok değişti. Bilgisayarlar, akıllı telefonlar, tabletler ve video oyunları artık Las Vegas, Barcelona ve Berlin’deki etkinliklerde tanıtılıyor.
Bu etkinlikte geleceğin trendleri olarak neleri gözlemledik derseniz hemen sıralayalım. CeBIT’te tek bir ana trend vardı: Dijitalleşme. Bunun altını Dijital Dönüşüm, Dijital Ekonomi, Bulut Teknolojileri gibi ek başlıklar dolduruyor. Bunlarla ilgili uzun uzun açıklamalar yazmayacağım. Doğrudan gördüklerimize geçiyorum.
Önce küçük bir ek bilgi daha verelim. Ekonomik faaliyetlerin dijitalleştirilmesi üzerinde yoğunlaşan CeBIT tamamen işletmelere ve uzman ziyaretçilere hitap ediyor. 70 ülkeden 3 300 şirketin katıldığı bu yılki fuarın partner ülkesi İsviçre’den de çok sayıdaki kuruluş dijital ürün ve hizmetlerini tanıtmak için Hannover’e geldi. “Dijitalleşmenin avantajlarından yararlanmak ve başarı vadeden faaliyet alanları geliştirmek” bu yılki fuarın sloganı.
Fuar salonlarında dikkatimizi çeken ilk şey IBM oldu. Hani biz Türk gazeteciler kendi aramızda “IBM öldü” geyiği yapıyoruz ya… Yok öyle şey. IBM sessiz ve derinden gidiyor. IBM, akıllı telefonlara amaların markette alışveriş yapmasını kolaylaştıran bir aplikasyon geliştirmiş. Müşteri ne aradığını söylüyor ve elindeki telefonu onu konuşarak aradığı ürünün bulunduğu tezgaha yönlendiriyor. Bunun haricinde daha bir çok uygulaması var. Bence IBM hala dikkatle takip edilmesi gereken bir şirket.
Alman yazılım şirketi SAP ise teknolojiyi futbol stadyumlarına taşımış. Tribünlerdeki koltukları bireyselleştiren bu uygulama sayesinde oturduğu yerden yiyecek, içecek ısmarlamak ya da koltuğu ekstra ücret karşılığında ısıtmak mümkün olacak. Bütün veriler, tribünlerdeki boş yerleri hesaplayan ‘stat yönetimine’ aktarılıyor ve karşılaşmadan önce ve sonra seyirci hareketleri hesaplanıp otomobil trafiği yoğunluğa göre yönlendirilebiliyor. SAP’nin bu sistemi henüz kapsamlı uygulama aşamasında değil ama bazı bölümleri Allianz Arena (Münih) stadyumunda deneniyor. Konsept tutarsa SAP için önemli bir gelir kapısı açılmış olacak. Uygulamanın bilet fiyatlarına nasıl yansıyacağı ise ayrı bir konu.
Türk şirketlerine gelince. Böyle her etkinlikte olduğu gibi yine dağınık durumdaydılar. Bu tür uluslararası etkinliklere katılımın bir disiplin ve düzen içinde olmasından yanayım. Bu etkinlikte de herkes bir yerlerdeydi. Fakat asıl değinmek istediğim konu Milli Eğitim Bakanlığının Fatih Projesiyle bu etkinliğe katılmasıydı. Gurur duydum. Fakat bir taraftan da içim burkuldu. Milli Eğitim Bakanlığı bu etkinliğe para kazanmak için katılmamıştı zaten. Fatih projesinin paydaşları para kazanabilirlerdi. Fakat ne Vestel’i, ne General Mobile’ı, ne Sebit’i ne de diğerlerini Milli Eğitim Bakanlığının yanında göremedik. Sayın firma yetkilileri biz yerliyiz demekle yerli olunmuyor. Bu işin altına elini koyan ilgili bakanlığın yanında yurt dışında da yer almalısınız. Standtaki bakanlık yetkilileri iyi niyetli bir şekilde her gelenle ilgileniyorlardı. Fakat bu projenin paydaşlarıyla da tanışmak isteyen ziyaretçilere verecek cevapları yoktu.
Bu konuya ilerleyen haftalarda ayrıca değineceğim. Yerliyiz diyen firmaların fırsatları aptalca gerekçelerle tepmesine ve bu ülkenin kaynaklarını hovardaca harcamasına gönlüm razı değil.
Sonuç olarak; dört yıldır dönüşüm geçiren ve geçen yıl 220 bin kişinin ziyaret ettiği CeBIT, hala kendi alanında dünyanın en büyüğü.
(Bu yazının bir kısmı 20 Mart 2016 tarihli Para dergisinde yayınlanmıştır.)