IBM’de neler oluyor?
Sendika, toplu sözleşme, grev kelimeleri nerdeyse 30 yıldır gündemimizde önemli bir yere sahip değil. Hem zaten bilişim alanında bu kelimelerin telaffuz edildiğini fazla duymuş da değildik.
Ama 2008 Hazirana geldiğimizde birden IBM Türk’te çalışanların toplu olarak sendikaya üye olduklarını öğreniverdik.
IBM çalışanları aslında 1971’den beri büro çalışanları işkolunda sendikalı. Bu sendika 2008’lere kadar resmi olmasa da pek çok konuda çalışanlar yararına faaliyette bulunuyor ama 1980 sonrasında “Toplu-İş” görüşme hakkını kaybetmiş bir sendika.
İşte bu nedenle, 2001 krizi sonrası 5 yıldır zam alamadıklarını ve emeklilik fonlarının da yok edilmek istendiğini açıklayan IBM çalışanları 2008 Ocak ayından başlayarak sendika değiştirmeyi konuştu ve nisan ayında da toplu olarak Tez-Koop-İş’e geçtiler.
Bu hareket IBM yönetimi tarafından itirazla karşılandı. Hem işkolu hem de sendikalı çalışan sayısına itiraz ederek mahkeme açan IBM yönetimine karşı, örgütlenen çalışanlar da gittikçe artan dozda ses çıkarmaya, etkinlik düzenlemeye başladılar.
Eylül ayında IBM Türk yönetimi Türk çalışanlara, % 2-60 arasında değişen oranda zam yaptığı görüldü ama çalışanlar taleplerinin bu kadar olmadığını belirterek, çeşitli platformlarda seslerini duyurmaya devam ediyor. Çalışanlar taşeronlaşmaya ve emeklilik fonlarının iptaline karşı çıkarken, maaşlar arasındaki dengesizliğin de çözülmesini istiyorlar.
IBM Türk bu yıl Türkiye’ye gelişinin 70.yılını kutluyor. Bu kapsamda IBM Genel Müdürü Sam Palmisano yanında 300 kadar Fortune 500 firma CEO’su ve 98 eşi ile birlikte Kasım başında İstanbul’da olacak. IBM çalışanları geçtiğimiz günlerde bu toplantıyı kastederek ve sarı inek maskeleriyle “Sam Sorunu Çöz, Yoksa Gelme” pankartlarıyla bir gösteri yaptılar.
Olayın gelişmesini yukarıda anlattık. Bu olayın ülkemiz açısından 2 önemli noktası var. Bunlardan ilki, IBM çalışanlarının 20 yılı doldurması ve 60 yaşını geçmesi sonrası bağlanan ilave emeklilik haklarının iptal edilmeye çalışması. Bu bir anlamda Türk çalışanlarının ceplerine girebilecek bir paranın, Amerika’lı hissedarların ceplerine aktarılmaya çalışılması anlamına geliyor. Bu paranın tam miktarı bilinmemekle birlikte 100-120 milyon dolar civarı olabileceği düşünülüyor. Şayet IBM bu operasyonu gerçekleştirebilirse Microsoft, HP, Vodafone ve diğer yabancı kökenli firmaları nasıl durduracağız?
Diğer konu ise, bilişim sektöründe örgütlenme talebindeki artış. IBM çalışanların düzenlediği etkinliklere gittikçe artan sayıda bilişim firması çalışanı katılıyor. En son etkinliğe 17 firmadan katılan vardı. Bir zamanlar sadece “vasıfsız işçilerin eylemi” olarak görülen sendikalaşma hareketi şimdi plazalara doğru yol almaya başladı. Taşeronlaşmanın da alevlediği bu eğilimin, tüm dünyada da var olduğunu, IBM çalışanlarının toplantısına katılan Global Union yetkililerinden öğreniyoruz ve merak ediyoruz; Acaba 2.nesil sendikacılık mı geliyor? Bilinçli, beyin işçisi çalışanların –yani yaygın jargonla emekçilerin—hareketi mi geliyor? Bunlara “açık mavi yaka” diye tanım yapanlar olduğunu da not edelim.
(Bu yazı 6 Kasım 2008 tarihinde yayınlanmıştır.)