Ekonomi düzeliyor gibi
Türkiye’de faiz oranlarının halen cazip seviyelerini koruması ve gelişmekte olan ülkeler arasında makro dinamiklerinin sağlam bir görünüm sergiliyor olması ülkemizi yabancı yatırımcıların gözünde cazip hale getiriyor. Buna bir de uluslararası kuruluşların ABD ve Avrupa Birliği için olumsuz tablolar çizmesi eklenince ülkemizin farkı bir kez daha ortaya çıkıyor.
Tüm dünyayı etkisi altına alan ekonomik krizden çıkış yolunda elde edilen olumlu sonuçlarda bir yavaşlama görülüyor. Diğer bir deyişle toparlanma yavaşladı. OECD’nin geçtiğimiz günlerde ülkemize övgüler dizerken, ABD ve AB hakkındaki büyüme beklentilerini aşağı doğru revize etmesi toparlanmanın “V” değil “W” şeklinde olacağı yönünde beklentileri artırdı. Gerçi ülkemiz ekonomisinde diğer ülkelere göre görünen olumlu düzelmenin sebebi aslında dış dinamikler değil. Dış dinamikler aslında çok olumsuz bir tablo çiziyor. Türkiye’nin büyümesini asıl destekleyen olgular iç dinamikler yani iç talepteki büyüme.
Ekonomistler diyor ki; “Son dönemde canlanmayı destekleyen faktörler bir araya geldi. Yani düşük faiz, yükselen tüketici güveni, ertelenen talep ve ekonomik büyüme bir araya gelince konut satışları patladı. Genel seçimlere kadar da bu eğilim devam edecektir.”
Yatırımlarda 2010 yılı için yüzde 26.1, gelecek yıl içinse yüzde 16.3’lük bir artış bekleniyor. Bu beklenen artışlar gerçekleşir ve bunlara ihracatta olması gerektiği şekilde eşlik ederse istihdam rakamlarında olumlu düzelmeleri göreceğiz demektir. Diğer taraftan yatırımların artması sanayi sektörünün büyümesi anlamına gelir. Sanayinin büyümesi kalifiye eleman ihtiyacı demektir. Bunun anlamı ise ücretlerin artması demektir.
Son olarak şunları söyleyeyim. Küresel ekonomide ülkeler arasında kur savaşları yaşanıyor. TL’deki değerlenme ülkemize sıcak para girişini artırıyor. Son bir ayda 1.5 milyar dolarlık sermaye girişini bir kenara not etmek lazım. Bu rakamın yıl sonuna kadar 3 milyar doları bulması bekleniyor. Görünen o ki ülkemizi ekonomik olarak güzel günler bekliyor. Bekleyip göreceğiz.
(Bu yazının bir kısmı 12 Ekim 2010 tarihli Gazete Kocaeli gazetesinde yayınlanmıştır.)