Cari açık ve işsizlik nasıl önlenir?
Yazılım Sanayicileri Derneği (YASAD) üyeleri çok dertli. YASAD Başkanı Gültekin Günal ile yaptığım görüşmede bu duruma şahit oldum. Sayın Günal, Hindistan gibi “Bilişim Teknolojileri” ile adını özdeşleştiren ülkelerdeki devlet teşviklerinin aksine Türkiye’deki desteklerin sadece şekilsel olarak var olduğunu, pratikte ise bunlardan yararlanılmasının sayısız bürokratik engellerden dolayı neredeyse imkansızlaştırıldığını belirtti. Ayrıca cari açık ve işsizliği önlemenin en kısa yolunun da yazılım sektörünün önündeki engellerin kalkması halinde gerçekleşeceğini de sözlerine ekledi.
Yazılım sekötrünün gelişmesinin önündeki en önemli engel ise maalesef TUBİTAK. Gültekin Günal TUBİTAK’ın nasıl engel olduğunu şu şekilde açıkladı: “TÜBİTAK’tan memnun bir tane bile yazılım sanayicisi şirket bulmak zordur. Her şeyden önce TÜBİTAK proje sahibini direkt olarak muhatap alıp dinlememektedir. Atanan akademisyenler ise iş dünyasından çok uzak olduklarından tam bir gizli kaos ortamı oluşmakta, kıymetli insan kaynakları ve ülke kaynakları çoğunlukla heba olmaktadır.” Ayrıca Günal, Maliye Bakanlığı nezdinde yapılan çalışmaların TÜBİTAK tarafından nasıl işlevsiz haline getirildiği hakkında ise şunları söyledi: “Bu ortamı biraz olsun iyileştirmek ve cari açıktan ülkeyi kurtarmak için Sayın Maliye Bakanı Unakıtan’ın başlattığı Rekabet Öncesi İşbirliği ve ARGE Destekleme yasa tasarısı üzerinde çalışmalarımız Vergi Konseyi içinde 4 aydan fazla bir sürede birçok sektör temsilcisi ve bürokratın katılımı ile tamamlanmıştır. Ancak bu taslak Başkanlığa sunulduktan sonra TÜBİTAK ve diğer bakanlıkların katkıları ile tanınmaz hale geldiğini ve sektörümüzü mevcut durumundan da geriye götürür nitelik aldığını üzülerek görmüş durumdayız.”
Açıklamasında ARGE’ye de ciddi bir darbe vurulduğunu ileri süren Günal, yaşananları şu somut örneklerle dile getirdi: “ARGE personelindeki sayının 15’den 50’e çıkartılması hemen tüm yazılım sanayii şirketleri ile diğer ARGE firmalarının bu konuda destek alamayacakları anlamına gelir. Çünkü yazılım firmalarının büyük çoğunluğu 15 kişiden azdır veya Biyo-Tekonoloji ve Nano-Teknoloji gibi ARGE alanlarında 15 kişiyi bir araya getirmek ülkemiz şartlarında nerdeyse imkansızken 50 kişi şartının manasını anlamak çok zor. Türkiye’nin yazılım ve ARGE üretiminde daha fazla vakit kaybına tahammülü yoktur. İhtiyacımız olan yaklaşım firmalara güvenmeyen, bürokratik ve teorik uygulamalar değil, tam tersine iş hayatının ve ülkemizin pratiklerine, dünya dinamiklerine, inovasyonel rekabet ortamına uygun bir anlayış ve ortamdır”.
YASAD Başkanı Günal dünyada bu işin nasıl yapıldığını incelediklerini ve özellikle de Hindistan’ın bu alanda ortaya koyduğu yazılım sanayi stratejisinin model olarak alınmasının ülkemiz için faydalı olacağını belirtti.
Hindistan devleti ve hükümetleri ortaya koyduğu ulusal yazılım stratejisi ile yazılım şirketlerine teknokent ve benzeri şartlar getirmeden her konuda tam destek veriyor. Vergiden tam istisna olmalarının yanı sıra yazılım proje hibeleri, sigorta primleri desteği, katmadeğer vergileri istisnası, ihracat teşvikleri, pazarlama ve yurtdışında şirket açma gibi pek çok önemli destek, Hindistan Yazılım’ının gelişmesi için seferber ediliyor. Hindistan’ın bu haliyle sadece yazılım alanında milyonlarca kişiye istihdam olanağı sağlamasının yanında 22 milyar dolarlık yazılım ürün ve hizmetleri ihraç ediyor.
Görünen şu ki Türkiye’nin “altın yumurtlayacak sektörü”nün önü yine bürokrasi tarafından kesiliyor.
(Bu yazının bir kısmı 27 Mayıs 2007 tarihli Para dergisinde yayınlanmıştır.)