Boğazım düğüm, düğüm…

26 Mart 2015 1 Yazar: Musa Savaş

Nerede dilenen bir çocuk görsem tüm ayarlarım değişiyor. Hani derler ya şirazem kayıyor. Dengem bozuluyor. Önce tüm moral değerlerim dip yapıyor. Sonra içimi tahmin bile edemeyeceğiniz bir kin kaplıyor. Her şeyden ve herkesten kendim de dâhil nefret etmeye başlıyorum. Kontrolümü kaybetmemek için hemen içime kapanıyorum. Kalabalıklar içinde bile olsam kendimi kapatıyorum. İçimden her şeye ve kendimde dâhil herkese ağzıma geleni söylüyorum…

Sonra…

“Ben ne yapabilirim?” diye soruyorum kendime. Cevap… Kocaman bir boşluk. Varsa cebimdeki bozukları verip geçiyorum yanlarından ruhsuz bir yüz ifadesiyle. Doğrusu bu mudur?.. Bu değilse, nedir?

Bir saat sonra…

Çalışma odamda tek başınayım şimdi. Arama motoru Google’a girip görseller bölümüne “Savaş ve Çocuk” yazdım… Gördüklerim… Tek kelime ile ‘yıkıldım’… “Neden? Allah’ım neden?” kelimeleri dudaklarımdan dökülürken salya sümük bıraktım kendimi hıçkırıklara. O fotoğrafların benzer görüntülerinin bir kısmını canlı gördüğümde kılı kıpırdamayan ben… Yıkıldım. İnsanlığımdan utandım.

Dakikalar geçti…

Biraz kendime geldim. Amaçsız bir şekilde bilgisayar ekranındaki  “Savaş ve Çocuk” fotoğraflarına bakıyordum… Ahmet Kaya’nın sesi geldi dışarılardan. Birileri “Doğum Günü” şarkısını dinliyordu… Dinledim… Baktım… Dinledim… Daha öncede çok dinlemiştim ama ilk kısmının sözleri hiç bu kadar yerine oturmamıştı bende.

Ne diyordu Ahmet Kaya?
“İnsanların yüzlerini göremiyorum
Boğazım düğüm düğüm çözemiyorum
İstesen de yanına gelemiyorum
Tutsam şu karanlığı
Tutsam da yırtsam
Ah elim tutuşmasa, elini tutsam
Susmasan konuşsan sesini duysam
Tutsam güzel yüzünü bağrıma bassam”

İçinde bulunduğum ruh hali hakkında diyecek söz bırakmadı bana… Gördüğüm kadarıyla bu dünyada duyarlı her insan gibi sen de huzur bulamadın. İnşallah orada ruhun şad olmuştur Ahmet Kaya.

Son olarak…

Ben fotoğraflara sık sık bakmaya karar verdim. İnsanlığımı unutmamak için…