Ne olacak bu Türk Telekom?
Gündemimize “Terör” girince doğal olarak “Şehitlerimize” ve Irak’ın kuzeyine yapmamız muhtemel operasyona odaklandık. Girecek miyiz, girmeyecek miyiz? Yapacağımız müdahale operasyon mu olacak yoksa savaş mı? Girersek, geri çıkacak mıyız yoksa bir süre kalacak mıyız? O kadar çok cevaplanması gereken soru var ki? Tüm bu gündem yoğunluğu içinde resmen kaynayan çok önemli bir problemimiz var. O da siz bu yazıyı okuduğunuz sıralarda 20. gününe erişmiş olan Türk Telekom grevi.
Şimdi hem grev öncesi hem de grev sonrası ile ilgili olarak size bazı rakamlar vereceğim. Bu rakamlar bir bütünün parçaları. Birleştirin bakalım nasıl bir resim çıkacak.
-Grev başladı. 400 den fazla fiber optik kablo kesilme vakası ve 200 milyon YTL’ye yaklaşan bir zarar. Değer miydi? Eminim ki şu sıralar grev olayında taraf olan herkes bu soruyu soruyordur kendine?
-Sizce bu grev sadece Türk Telekom’un 27 binden fazla çalışanını mı etkiliyor? Ben size söyleyeyim 73 milyonluk Türkiye’deki herkesi etkiliyor. İş hayatımızdan eğitim hayatımıza, özel hayatımızdan güvenliğimize kadar hepimizi bir şekilde etkiliyor.
-Türk Telekom’da 27 binin üstünde insan çalışıyor. Bunun 13 bini ilkokul mezunu. Yanlış anlaşılmasın kimseyi eğitim durumu sebebiyle küçümsüyor değilim fakat bu ilkokul mezunlarının büyük bir kısmının politik referanslarla işe alındıkları biliniyor. Görevleri ise genel olarak kablo çekmek, çukur kazmak, direk dikmek vb.
-Türk Telekom, 2006 yılı başında Oger Telecom’a devredildiğinde devlete geçmek için başvuran personel sayısının ne olduğu konusunda bir fikriniz var mı? Ben söyleyeyim. Tam 23 bin.
Resim biraz berraklaştı değil mi? Şimdi bazı yardımcı bilgilerle devam edelim. Türk Telekom 11 yıl önce PTT’den ayrılarak kurulmuştu. Kurulduğu günden itibaren de Türkiye Haber iş Sendikası ile iki yılda bir toplu iş sözleşmesi görüşmeleri yaptı. Bu toplu iş sözleşmesi görüşmeleri bu zaman kadar altı kez anlaşmayla sonuçlandı. Fakat bu yıl yedincisini yaptıkları toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde bir türlü uzlaşamadılar.
İlginçtir ki; bu grevden birkaç ay önce THY’de yaşanan benzer bir duruma müdahale eden ve uzlaşmalarını sağlayan hükümet, Türk Telekom’un başına gelen bu duruma seyirci kaldı. Gerçi grevden bir gün önce Ulaştırma Bakanı devreye girip tarafları bir araya getirerek saatlerce görüşmeleri sağladı ama bu bile şu an içinde bulunulan durumun gerçekleşmesini engelleyemedi. Gerçek olan şu ki; Türk Telekom özelleşmiş olsa da yüzde 45’i hala devlete ait. Dolayısı ile aklımıza takılan ve bir türlü cevaplayamadığımız ana soru şu: Muhtemel THY grevine doğrudan müdahil olan hükümet, Türk Telekom grevi öncesinde gerekli müdahaleleri zamanında neden yapmadı?
(Bu yazının bir kısmı 4 Kasım 2007 tarihli Para dergisinde yayınlanmıştır.)