e-devlet… (2)
Geçen yazıda başladığımız OECD’nin e-devlet raporunu değerlendirmeye devam ediyoruz. Raporun şu ana kadar inceleğimiz bölümlerindeki gerek rakamlar gerekse de yorumlar can sıkıcıydı. Bu yazımızda ise içimizi açan gurur duyacağımız rakamlar var.
Rapora göre, devlet kurumlarına ait 10 bin 667 web sitesi var. Bunların 3 bin 812 adedi merkezi kamu kurumlarına ait. Dolayısı ile bu kadar çok site kafa karışıklığına yol açıyor. Bu durum kullanıcıların fayda temin etmesini güçleştirdiği için bir e-devlet portalına ihtiyaç var. Zaten Türkiye’de bu eksiği olumsuzluğu farkında olduğu için e-devlet portalı üzerinde çalışıyor.
e-devlet uygulamalarının göğsümüzü kabartan sonuçları ise sosyal güvenlik ve vergi alanlarında ortaya çıktı. Şöyle ki, devlet sosyal güvenliğe 2,5 milyar dolarlık yatırım yaptı. Bu yatırım sayesinde sahtecilik önemli ölçüde engellendiği için yaklaşık olarak yıllık 3 milyar dolarlık bir tasarruf sağlanıldı. Ayrıca online ödeme sistemleri sayesinde sosyal güvenlik prim tahsilatlarında da ciddi bir artış oldu. Sosyal güvenlik tahsilatlarında bankaların da devreye girmesi ile 2003 yılında 12,5 milyar dolar seviyelerinden bugün 17,9 milyar dolar seviyelerine ulaşıldı. Yine aynı şekilde vergi toplama işleminin de vergi daireleri yerine bankalar aracılığı ile yapılması vergi toplama maliyetlerini ciddi olarak düşürdüğü için vergi giderlerinde bir azalma oldu. Bankalar sayesinde vergi toplama birim maliyeti 2 dolardan 0,35 dolara indirildi.
Raporda ki ilginç bir nokta ise devletin iş dünyasına sunduğu e-devlet imkanlarının vatandaşa sunduğundan daha fazla olduğunun belirtilmesiydi. Şöyle ki iş dünyasına sunulan tam etkileşimli e-hizmet oranı AB-10 ülkelerinin ortalamasında oldukça yüksek. AB-28 ortalamasına ise yakın. Bu durum ilk bakışta bizi şaşırtsa da aslında gayet normal. Çünkü ülke ekonomisinin büyük oyuncuları devlet ve iş dünyasıdır. Devlet zaten kanun koyucu. Hizmet üretmek zorunda. Büyük ekonomik olaylar iş dünyasında dönüyor. İş dünyasında ekonomiyi kayıt altına almak isteyen devlet yatırımlarda önceliğini de bu alana vermek zorundadır.
Sonuç olarak bu rapor ne diyor ddiye soracak olursanız. Cevabımız tek cümledir. Türkiye’de bilgi toplumunun gelişmesinde dengesizlikler devam ediyor.
(Bu yazının bir kısmı 17 Aralık 2006 tarihli Para dergisinde yayınlanmıştır.)