IBM’de neler oluyor?
IBM’i eminim hepiniz biliyorsunuz. Ne zaman kurulduğunu, hangi evrelerden geçtiği ve şimdilerde ne iş yaptığını sizlere yazacak değilim. Fakat şu bir gerçek ki bilişim sektörünün doğuşundan günümüze kadar geçen tüm zamanlara tanıklık etmiş bir firma.
IBM, iki özelliğinden dolayı bende ayrıcalıklı bir yere sahip. Bunlardan ilki, tam 70 yıl önce ülkemize gelerek yatırım yapması ve IBM Türk’ü kurması. Bu özelliği onu, yabancı kökenli firmalar arasında ayrıcalıklı bir yere koyuyor. İkinci olarak ülkemizin bilişim sektörü (sektörün bilişim olarak henüz adlandırılmadığı zamanlarda) ile tanışmasında öncü olması.
Fakat son zamanlarda IBM Türk’le ilgili aldığım bilgiler bu firmanın imajına yakışmıyor. Öğrendiğime göre bu firma şu sıralar iki problemle uğraşıyor. İlki sendika problemi. Çalışanlarının sendikası ile IBM Türk yönetimi arasında süren muhatap alınma konusu. Sendika konusu hakkında bildiğim tek şey, çalışanların ne kadar örgütlenme hakkı varsa, işverenin de o kadar söz konusu örgütlenmeyi muhatap almama hakkı var. Şayet bu bilgim yanlışsa doğrusunu bana yazacağınızdan eminim.
Gelelim ikinci ve benim daha önemli gördüğüm probleme… IBM, ülkemizdeki çalışanlarının ilave emeklilik haklarını iptal etmeye çalışıyor. İlave emeklilik hakkı, IBM’in ve benzer küresel firmaların çalışanlarına tanıdığı özel bir uygulama. Bir bakıma bizdeki bireysel emeklilik fonu. Tek farkı bu işi firmanın yapması. Firma çalışanının maaşından her ay küçük bir miktar keserek bir fon oluşturuyor.
Çalışanı emekli olunca da o fondan ekstra toplu bir para veriyor veya aylık ekstra ödemeler yapıyor. Bir bakıma o firmadan emekli olan, emekli olduktan sonra da sanki firmadan maaş alıyormuş gibi oluyor. IBM’de bu uygulama, çalışanlarının 20 yılı doldurması ve 60 yaşını geçmesi sonrası işlemeye başlıyor. IBM Türk ise şimdilerde çalışanlarının bu ilave emeklilik haklarının iptal etmeye çalışıyor. Bu operasyon gerçekleşirse, tam miktar bilinmemekle birlikte 100-120 milyon dolar civarında olduğu tahmin edilen para bir kalemde ülkemizden uçacak. Gideceği yer de belli: Amerikalı hissedarların cebine aktarılacak…
Bu konu iki açıdan önemli. Birincisi, ülkemizden dolaylı sermaye çıkışı gerçekleşecek. “30 milyar doların çıktığı bir zamanda 100 milyon doların lafı mı olur” demeyin. Dünyada ekonomik krizin olduğu şu günlerde 1 dolar bile ülkemiz için çok önemli. Normal zamanlarda belki üstünde çok durmayacağımız bu miktarın böyle bir zamanda çıkmaması lazım.
İkinci olarak, şayet IBM bu operasyonda başarılı olursa arkasından diğer küresel firmaların aynı uygulamaya gitmeyeceğini kim garanti edebilir? Yarın bir gün diğer çok uluslu şirketleri kim durduracak? Bahsettiğim bu konular hangi kamu kurumlarının ilgi alanına giriyorsa, eminim yabancı firmaların bu tür girişimlerine kayıtsız kalmayacaklardır.
(Bu yazının bir kısmı 2 Kasım 2008 tarihli Para dergisinde yayınlanmıştır.)