Windows Live Messenger’da dünya ikincisiyiz ama…
Çoğumuzun MSN olarak bildiği ama yeni adıyla Windows Live Messenger’da 29 milyon kullanıcıyla Brezilya’nın ardında, Amerika’nın önünde dünya ikincisiyiz… Avrupa’da ise birinciyiz. Yani milyonlarca Türk vatandaşı, WLM ile “chat” yapıyor. Ingilizce “sohbet” anlamına gelen bu kavram da literatürümüze girdi sonunda. Insanlar bu sohbetler sayesinde tanışıyor, aşık oluyor, evleniyor, kavga ediyor, birbirlerini aldatıyor ve hatta dolandırılıyor. Hiç aklınıza geldi mi, hesabınızı ele geçiren bir hacker’ın neler yapabileceği?..
İzmir’de yaşayan bir profesör arkadaşım beni aradı yana yakıla. “Hesabımı ele geçirdiler, arkadaş listemdeki insanlardan para istiyorlar…” diyordu telefonda. Sağ olsun çevresi geniş, kredisi de yüksek biriydi. Hacker, internet ortamında onun namına konuşuyor, “Şurada sıkıştım, acil para yollayın? diyerek para toplamaya çalışıyordu. Çok kısa sürede rakam 20 bin TL’ye yaklaşmıştı…
Kendisine hemen savcılığa başvurmasını söyledim. Aklınızda bulunsun, sizler de vakit geçirmeden savcılığa başvurun. Daha sonra Türkiye’de Microsoft’un PR çalışmalarını yapan Tribeca’daki dostlardan yardım istedim. Sağ olsun Esra Alagöz konuyla çok yakından ilgilenip sıkı sıkıya takip etti. Hemen başvuru yapıldı ve bir ticket numarası alındı. Sonra bu ticket numarasıyla birlikte hesabı önce bloke etmek, sonra da geri almak için bir prosedür başladı. Hesabın size ait olup olmadığını anlamak için size çeşitli sorular soruluyordu.
Bunların arasında gizli sorunuzun yanıtı, arkadaş listenizdeki bazı kişilerin isimleri, IP’niz gibi sorular bulunuyor. Sonra bu verdiğiniz yanıtlara göre hesabınız önce bloke ediliyor, sonra size geri veriliyor. Ancak bu süreç bir hayli uzun ve sancılı geçti.
Hem de arkadaşım “torpilli” olmasına rağmen.
“Hesabınız bloke edildi” mesajından sonra da hesabının online olduğunu görünce arkadaşım ekran görüntüsünü alarak bana yolladı. Aynı sorulara birkaç kere yanıt verdi. Bir mesajda bilgilerin onaylanmadığı, bir başkasında da onaylandığı yazıldı. Karşılıklı 6-7 kere mesajlaştıktan sonra hesap geri alınabildi. Sistem yavaş ve kalite açısından da beklenildiği gibi değildi.
Açıkçası 29 milyon kullanıcıya sahip olan, bu rakamla dünya ikincisi, Avrupa birincisi olan Türkiye’ye Türkçe destek verilmemesi de düşündürücüydü. Biz de sorularımızı Microsoft Tüketici ve Internet Servisleri, Internet Iş Grubu Yöneticisi Emre Tok’a yönelttik. Bütün dünyada sistemin aynı olduğunu söyleyen Tok, özetle şu açıklamayı yaptı: “Her ülke için ayrı ayrı bir destek sistemimiz yok. Global olarak tek merkezden destek veriyoruz. Bu desteği de ‘major diller’ için verebiliyoruz.
Burada kullanıcıdan ziyade destek merkezine gelen başvuruların sayısı önemli. Kaldı ki konuyla ilgili kısa, orta ve uzun vadede çalışmalarımız bulunuyor.? Ingilizce bilmeyen Türk kullanıcıların zorluk çekeceği, gelen formu nasıl dolduracaklarını sorduğumuzda ise Tok’tan şöyle bir yanıt aldık: “Zaten ilk aşamada bu formun nasıl doldurulacağına dair bir video filmi hazırlıyoruz. Bu kısa vadedeki ilk çözümümüz olacak. Bu sayfaya gelen kullanıcılar adım adım bu formu nasıl dolduracaklarını öğrenecekler.” Peki Türkiye’den şifre çaldırmayla ilgili kaç başvuru yapılmıştı? 15 bin… Evet, bugüne kadar sadece 15 bin başvuru yapılmış.
Kullanıcıyla kıyaslayınca bu rakam 10 binde 5 yapıyor ki, Türkiye’de şifre hırsızlığı ya beklenilen düzeyde değil, ya da kimse başvuruda bulunmuyor. Bu arada arkadaşım sonunda hesabına kavuştu. E-postalarını kontrol ederken bir de ne görsün? Hesabını geri almak için yazışırken kendisine gelen tüm mesajlar hack’lenen hesaba da gitmiş. Ne dersiniz? 29 milyon kullanıcı daha fazla özen hak etmiyor mu?
Not: Bu yazının içeriğindeki katkıları için Cem Kıvırcık’a teşekkür ederim.
(Bu yazının bir kısmı 31 Mayıs 2009 tarihli Para dergisinde yayınlanmıştır.)