Sosyal Ağ 2.0
İçinde bulunduğumuz yüzyılın ilk yıllarının insanlığa armağanlarından biri olmaya aday teknoloji nedir diye soracak olursak nasıl bir cevap verirsiniz? Sizlerin ne diyeceğini bilemem ama benim ilk akla gelen adaylarımdan biri “Sosyal Ağlar”.
Sosyal ağın ne olduğunu uzun uzun anlatacak değilim. Herkesin hem fikir olduğu gibi bu pazarı sürükleyen iki büyük site var. Birisi Facebook, diğeri Twitter. Facebook 2009’da elde ettiği 900 milyon dolarlık reklam geliri ile rüştünü fazlasıyla ispat etti. 2010 yılında ise 1,5 milyar dolarlık reklam geliri bekliyor. Bilişime yön veren ve parası olan firmaların hepsi Facebook satın alabilme hayalleri kuruyorlar. Gerçi benim tahminim ve en güçlü adayım Apple. Apple’ın Adobe ve Facebook’u satın almasını bekliyorum. ABD dışından firmalar Facebook’u satın almayı hayal bile etmesinler. Çünkü ABD’nin istihbarat kuruluşlarının Facebook’un yabancı bir firmaya satışına izin vereceklerine çok ihtimal vermiyorum.
Twitter ise hala yatırım aşamasında. Twitter ile ilgili kelimelerde Türkçeleşmeye başladı. Twitter’a Türkçe olarak “Cıvıldak” deniyor. Twitter kullananlara “Cıvıldaş”; 140 karaktere sığdırdığınız mesajlarınıza ise “Cıvıltı”. Önümüzdeki yıllarda Twitter kullanıcıya sundukları açısından gittikçe Facebook’a benzeyecek gibi görünüyor.
Sosyal ağlar bugüne kadar ne yaptığımız ile ilgileniyordu. Kullanıcılarda sürekli o an ne yaptıklarını yazıyorlardı. Şimdilerde bu durum değişmeye başladı. Bir bakıma Sosyal Ağ 2.0 diyebileceğimiz yeni bir safhaya geçiliyor. Artık sosyal ağlar ne yaptığımızın yanı sıra nerede yaptığımızla da ilgilenmeye başladılar. Yani bulunduğumuz konumda onların ilgi alanlarına girdi. Diğer bir deyişle lokasyon temelli sosyal ağlar. Bunu başlatanda Foursquare oldu. Foursquare sayesinde nerede olduğunuzu rahatça arkadaşlarınızla paylaşabiliyorsunuz. Bu eğilimi gören Facebook ve Twitter da yeni uygulamaları ile kervana katıldı.
Bu eğilim şunu gösteriyor sosyal ağlarda sınırları artık kullanıcı belirlemiyor. Sınırları uygulamalar belirliyor. Gerçi şu an lokasyon temelli uygulamaları kullananların sayısı 7 milyon civarında. Fakat özellikle Facebook’un üzerinde çalıştığı Places uygulaması hayata geçtiğinde söz konusu rakamın çok yukarılara çıkacağına kesin gözüyle bakılıyor. Çünkü Facebook’un 500 milyonun çok üzerinde bir kullanıcı kitlesi var. Uygulamaların bu etkisini görünce de sosyal ağların geleceğini artık uygulamalar belirleyecek dersek abartmış olmayız.
Şirketler açısından bu nasıl değerlendirilebilir diye baktığımızda şunu söyleyebiliriz. Özellikle sosyalleşme imkanı sunan şirketler yani restaurant, kafe gibi yerler bu uygulamalar sayesinde müşteri sayıları ve onların demografisiyle ilgili daha sağlıklı bilgiler edinebilecekler. Bu bilgileri doğru okurlarsa sahip oldukları imkanları daha iyi bir şekilde geliştirebilirler.
Lokasyon temelli uygulamalar sosyal ağlar arasında en yüksek getiriyi sağlayacak gibi görünüyor. Nitekim ABD’de bazı kafeler, sosyal ağlarda tanıtımlarını yapan ve “Şu an falanca kafede kahve içiyorum” şeklinde arkadaşlarına mesaj geçen müşterilerine ücretsiz kahve servisi yapmaya başladı.
Tüm bunlar şunu gösteriyor. Sosyal ağlar, uygulamalar sayesinde sürekli kendini güncelliyor. Bu son yapılanlar sosyal ağlarda yeni bir dönemi işaret ediyor. Benden size tavsiye: Çok uzak durmayın.
Ümit ederim bir gün yerli sosyal ağlarımızda olur. Ülkemizin önde gelen bilişim firmalarının bence artık daha fazla vakit kaybetmemesi lazım. Tabii ki bu işe soyunan firmalara kamu kurumlarının da engel olmaması, bilakis destek olması gerekiyor. 2012 gibi kitleselleşen ilk örnekleri görürsek şaşırmayalım.
(Bu yazının bir kısmı 21 Kasım 2010 tarihli Para dergisinde yayınlanmıştır.)