D-Smart 2012’yi görür mü?
Yayın platformları benim hatırladığım kadarıyla hayatımıza ilk olarak Kablo Tv ile girdi. Yanlış hatırlamıyorsam o dönemde Türk Telekom yoktu. PTT bu hizmeti birkaç büyük şehirde ve bunlarında bazı bölgelerinde veriyordu. Sonrasında bir çok gelişme ve değişiklik oldu. Yeni platformlar hayatımıza girdi. Günümüze geldiğimizde ise Digitürk, D-Smart, Teledünya ve Tivibu diye dört tane yayın platformumuz oldu. Gerçi Tivibu’nun platform olup olmadığı konusunda hala karışıklıklar olsa da IPTivibu her şeyi netleştirecek gibi görünüyor.
Bu yayın platformları tarafı önümüzdeki yıllarda gerek marka olarak gerekse de bu markaların patronajı açısından daha çok değişikliğe uğrar mı diye konuyu irdelediğimizde karşımıza sonuçlardan ziyade söylemler çıktı. Bu söylemlerden özellikle D-Smart ile ilgili olanlar çoğunluktaydı ve yetkili ağızların açıklamasına ihtiyaç duyuyordu.
Doğan Grubu bünyesinde bildiğimiz D-Smart son aylarda yapılan bazı operasyonlarla bünyeden çıkarılmış. Bu yapılırken de Doğan Grubunun Türksat üzerinde kullanım hakkına sahip olduğu beş transponder’dan ikisi D-Smart’a verilmiş. Diğer üç transponder ise Doğan TV’de kalmış. Tüm bunlar gerçekten yapılmış mı? Yapıldıysa neden yapılmış? Şimdiki hiyerarşik durum nedir? Bu ve benzeri soruların cevaplarıyla kamuoyunun aydınlatılması gerektiğine inanıyorum. Çünkü D-Smart’ın binlerce kullananı var ve bir açıklama hak ediyorlar diye düşünüyorum.
TV yayıncılığı sektörünü iyi bilenlerle yaptığımız görüşmelerde D-Smart ile ilgili söylenenler bu kadar da değil. D-Smart’ın iki transponder ile bu kadar kanalı kaldıramayacağı dolayısı ile kanal kaybı yaşayacağı bununda tüketici tarafına yansıyacağı yönünde öngörüler var. Tüm bunların süreç içinde kartopuna dönüşeceği ve D-Smart’ın yıl sonuna kadar bir hayli kan kaybedeceği bekleniyor. Bu kan kaybının şiddetine göre 2012’yi göremeyeceği bile dillendiriliyor.
Ben hiç bir kurumun veya şirketin olumsuz gelişmeler yaşamasını istemem. Fakat yukarıda yazdığım senaryoların gerçekleşmesi halinde neler olabileceğini de düşünmekten kendimi alamıyorum. Vardığım bir sonuç çok ilginç.
Tamam. Diyelim her şey gerçekleşti ve D-Smart 2012’yi göremedi. Sonra ne olacak? İki açıdan o zamanki duruma bakabiliriz. Birincisi kullanıcı açısından. Binlerce kullanıcı ne yapacak? İnanın bu sorunun cevabını bende çok merak ediyorum. İkinci olarak platformun yapısı ne olacak? Yani iki transponder ne olacak? Canım ne var Türksat başka birilerine verir diye düşünebilirsiniz. Fakat ben öyle düşünmüyorum. Bu iki transponder’ın tek talibi olacak ve onları alacak. Bu da Türk Telekom olacak. Çünkü gelecekte Türk Telekom grubunun lokomotif şirketi olacağını düşündüğüm TTNet’in gerek mevcut platformları gerekse de gelecekte planladığı projeler açısından bu iki transponder olmazsa olmaz görünüyor.
Sonuç olarak Türk Telekom grubu veya onun bağlı olduğu Oger Telecom bu iki transponder’ın öncelikli alıcısı olacak. Çünkü bu zamanda boşa çıkmış transponder bulmak zor. Yeni transponderlar ancak fırlatılacak yeni uydular sayesinde olacağı için şu dönemde altın kadar değerli.
Yazımın içinde de dediğim gibi bu yazdıklarım çeşitli insanlarla yaptığım görüşmelerden çıkardığım sonuçlardan oluşmaktadır. Bu insanlar yıllardır bu sektörün içinde olmaları sebebiyle görüşlerini değerli buldum. Buraya taşımamdaki amacım kimseyi karalamak değil bilakis herkesin kafasındaki soruların cevaplanmasına bir zemin hazırlamaktır.
Neticede bu yazılanları bu gözle değerlendirin.
(Bu yazının bir kısmı 27 Mart 2011 tarihli Para dergisinde yayınlanmıştır.)