Netaş’ın satışında son gelişmeler… (20 Kasım 2016) @UDHB @NetasTR @btkbasin @memetsimsek
Öncelikle geçen hafta neden yazmadığım ile ilgili bir açıklama yapayım. Bunun aslında tek bir sebebi var: “Sizinle paylaşacağım bir şey yoktu.” Önünde arkasında bir şey aramayın. Yoksa, yine siz okurlarımız tarafından bana iletilen çeşitli sitelerde benimle ilgili atılıp tutulanlardan ve şikayet etmelerden dolayı bana yansıyan olumlu veya olumsuz herhangi bir sonuç yok. İsteyen istediğini yazabilir, istediği yere şikayet edebilir. Ben ülkemizin yasalarına ve kanunlarına aykırı bir şey yapmıyorum. O yüzden gayet rahatım. Fakat benimle ilgili çeşitli ortamlarda atıp tutanlara bir olay anlatmak istiyorum. Umarım kendilerine bir ders çıkarırlar.
Prof. Dr. Mazhar Osman’ı (5 Mayıs 1884 – 31 Ağustos 1951) bilir misiniz? Bilmiyorsanız, internette küçük bir aramayla öğrenirsiniz. Kendisi 15 Haziran 1927’de İstanbul Emraz-ı Akliye ve Asabiye Hastanesini (Şimdiki Bakırköy akıl hastanesi) kurmuştur. Günümüzdeki resmi ismi yanlış hatırlamıyorsam Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi. Bu hastane bir dönem “Mazhar Osman Hastanesi” ismiyle halk arasında anılır olmuştu. Bir gün öğrencilerinden birisi Mazhar Osman’a: “Hocam vatandaşlar sizden bahsederken hakkınızda ‘deli’ diyorlar. Bununla ilgili bir şey yapmayı düşünüyor musunuz?” diye sorar. Mazhar Osman hafifçe tebessüm eder ve der ki: “Boşver evladım. Onların bana ne dediğinin önemi yok. Fakat ben onlardan birine ‘deli’ dersem, ömrü boyunca iflah olmaz.”
Umarım demek istediğimi anlayan anlamıştır. Fakat ben yine de yazayım. 26 yıldır gazetecilik yapan ve 2000 yılında “sarı basın kartı” almış biri olarak, benimle ilgili internet ortamlarında klavye delikanlılığı yapanlara, bunlara bu ortamları sağlayan ortam sahiplerine ve çeşitli yerlere şikayet edenlere açıkca söylüyorum ki: “Arkadaşlar, beni sevmek zorunda değilsiniz. Fakat yaptığım işe ve bana saygısızlık yapanlar veya yapılmasına sahip oldukları sitelerde müsade edenler, tahammül sınırlarıma gelmek üzereyim. Bilginiz olsun.” Sizlere önerim bu yazdıklarımı okuyunca hemen saldırıya geçmeyin. Önce yukarıda yazdıklarımı sindirerek tekrar okuyun. Bir gün ara verin, tekrar okuyun. Becerebiliyorsanız ’empati’ yapın. Hâlâ da içiniz soğumuyorsa istediğiniz karşılığı verin, sonuçlarına katlanmayı göze alarak. 🙂
Netaş konusunda bu hafta da bir şey yazmayacağım. Hepiniz her şeyi biliyorsunuz zaten. Benim bildiklerime ihtiyacınız yok. Tek söyleyeceğim, artık son düzlüğe girildi.
Son olarak; Pazartesi (21 Kasım 2016) gecesi uzakdoğuya gidiyorum. 😉 Bir süre yokum. Bilginiz olsun.
Not: Yukarıda yer alan bilgiler Musa Savaş tarafından gazetecilik saiki ile genel bilgilendirme amaçlı hazırlanmıştır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler Musa Savaş’ın kişisel gözlem ve görüşlerine dayanmakta olup, herhangi bir yatırım aracının alım-satım önerisi ya da getiri vaadi olarak yorumlanmamalıdır. Bu görüşler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Hiçbir şekilde yönlendirici nitelikte olmayan bu içerik, genel anlamda bilgi vermeyi amaçlamakta olup; bu içeriğin, sizlerin alım-satım kararlarını destekleyebilecek yeterli bilgileri kapsamayabileceği dikkate alınmalıdır. Yukarıda yer alan çeşitli bilgi ve görüşlere dayanılarak yapılacak ileriye dönük yatırımlar ve ticari işlemlerin sonuçlarından ya da ortaya çıkabilecek zararlardan Musa Savaş sorumlu tutulamaz. Ayrıca yazının altına yapılacak yorumlar yazanı bağlar, Musa Savaş sorumlu tutulamaz.
Musa Bey, bir bakmışız 22 kasım da imzalar atılmış 🙂
Musa Bey öncelikle iyi haftalar…bunlara gerek var mı sizce…bence sıtenin içeriğini bu şekilde kullanmakla yapmaya çalıştığınız hizmeti kendiniz baltalıyorsunuz… farkında mısınız siteyi adeta bir savunma aracı olarak kullanıyorsunuz…eleştiri, hakaret boyutuna varmadığı sürece katlanmak durumundasınız…oysa cevaplarınızda bırakın eleştiriye cevap vermeyi tehdit eder bir üslup takınıyorsunuz. ..böyle bir siteyi kurmak ve açık bir platform haline getirmekle baştan bu yorum ve eleştirileri kabul etmiş sayılıyorsunuz zaten..
Bir diğer husus ise bir konuda bir yazı yazıyorsunuz diğer taraftan okurlar bununla ilgili bir soru sorduğun da cevap vermiyorsunuz çoğu zaman..o zamanda da yazdıklarınızın araştırmacı gazetecilikten ziyade duyumlardan oluştuğunu kendi davranışınızla teyid etmiş oluyorsunuz…daha sağduyulu olunması temennisiyle iyi haftalar….
İrfan’a cevap: Yazdıklarınızda katıldığım taraflar var. Bazen fevri davrandığımı kabul ediyorum. Fakat şu da bir gerçek ki bazı bilgilere ulaşmam hiç kolay olmuyor. Fakat o ulaştığım bilgiler bazı okurlarımız için çok önemli olmayabiliyor. Oysa o bilgiyi alabilmek için harcadığım zaman ve emeği ben biliyorum. Gerçi bunlarda bahanem olmammalı. Neticede ben bu işi yapıyorum. Tahammül edebilmem lazım. Beni asıl sinirlendiren burada okuduklarını başka yerlerde benim aleyhimde kullanmaları. Oysa eleştireceksen burada eleştir. Burada yaz. Başka yerlerde Musa Savaş ile ilgili yok şöyle yaptım, yok böyle yaptım. Musa Savaş kim oluyor ki, benzeri yazılar. Ben de insanım. Ne diyeyim, Allah yollarını açık etsin.
Okurlarıma cevap verebilmeyi çok istiyorum. Fakat kimse inanmıyor ama bir daha söyleyeyim. Ben ofis bağımsız çalışıyorum. Örneğin şu an ülkemizden çok uzaklardayım. Para dergisine ayda bir gün uğrarım. Hafta sonu diye bir şeyim yok. Sürekli hareket halinde ve görüşmelerdeyim. Pazar günü veya geceyarısı gelen telefon ile kalkıp bir görüşmeye gidebiliyorum. Kısacası kötü bir zaman yönetimim var. Bilgisayar başına bazen günlerce oturamıyorum. Hatta her hafta yazmam gereken Para dergisine bile yazı yazamadığım zamanlar oluyor. Dizüstü bilgisayarım hep yanımda olmasına rağmen hengame içinde yazı yazamıyorum. İçime sinen bir yazı olabilmesi için zaman ayırıp bilgisayar başına oturabilmeliyim. Aynı şekilde yorumlara cevap verme konusu da öyle. Sonuç olarak bazı şeylere yetişemiyorum. Böyle mi olmalı? Tabii ki olmamalı fakat şu an için bulabildiğim bir çözüm henüz yok.
İşte bu Musa Bey, yazımın sonunda daha sağduyulu olunması temennisiyle şeklinde bitirmiştim. sağolunuz aynen de öyle bir cevap yazmışsınız… başkası ne demiş önemli değil…siz kendi agendanıza bakın..başarılar ve kolaylıklar ..