Acemilik mi, uyanıklık mı?
Son haftalarda Şahan Gökbakar’ın oynadığı D-Smart reklamlarını herkes gibi ben de tebessüm ederek izliyorum. Fakat reklamlardan görüntü kalitesinin noter tarafından onaylandığının anlatıldığı reklam çalışma alanıma girdiği için ister istemez araştırmaya başladım.
Bu belgeyi elde etmek için çok uğraşmama gerek yoktu. Çünkü D-Smart kendi internet sitesine koymuştu. Bu yüzden kendilerini tebrik etmek lazım. Şeffaflık adına güzel bir örnek. Belgeyi incelediğimizde üç taraf görüyoruz. Noter, bu belgeyi talep edenler ve bilirkişi.
Öncelikle noter konusunda şunu belirtmek istiyorum. Bu belge noterlerin çalışma şekillerine uygun olarak hazırlanmış bir “Düzenleme Şeklinde Tespit Tutanağı”. Yani noter gözleri önünde gerçekleşen bir olayı tespit ederek kaydını tutmuş. Kısacası görevini yapmış.
Diğer taraftan bu tespiti isteyenler Alp Görsel İletişim Hizmetleri A.Ş’yi temsilen Erdem Seçkin ve Hikmet Kurban. Tabii ki herkes gibi onlarında istedikleri bir konuyu veya olayı noter aracılığı ile tespit ettirmeye hakları var. Kısacası vatandaşlık haklarını kullanmışlar.
Zafer Babür’de bu tespitin yapılması sırasında bilirkişi olarak görev almış. Nerede ne yapacağını tabii ki ona da söyleyemeyiz. Kısacası o da kendisinden talep edildiğini düşündüğümüz bir konuda bilgi birikimine dayanarak bazı tespitlerde bulunmuş. Bu da onun en doğal hakkı.
İtirazımız olan noktalara gelelim. Öncelikle bu tespit olayının TV’de veriliş şekli doğru olamayacak algılamalara açık. Ben ilk izlediğimde noter onaylamış şeklinde anladım.
İkinci olarak, belgeyi incelediğimde 15 Ağustos 2007 tarihinde saat 11:00’de Doğan TV Center binasında yapıldığını gördüm. Burada kafama takılan iki nokta var. Birincisi neden sadece bir sefer yani saat 11:00’de tespit yapılmış. İkincisi neden Doğan TV Center binası. Orası zaten bu yayınların merkezi. Çatısı tüm dünyayı istediğiniz kalitede seyretmenizi sağlayacak antenlerle donatılmış. Yani neden D-Smart kullanan vatandaş Mehmet amcanın evinde değilde o bina da yapıldı.
Üçüncü olarak, noter belgesinde yazan, yapılışı esnasındaki kullanılan yöntemlerinde yeterli olduğu konusunda şüphelerim var. Şimdi burada teknik ayrıntılara girmeye ne yerim müsait. Ne de teknik terimlerle siz okurlarımızın canını sıkmak istemem.
Sonuç olarak, söyleyeceğim şudur: Sevgili D-Smart yetkilileri; kaliteli yayın konusu ile ilgili belgeyi ülkemizde bu konuda yetkinliği olan bir üniversiteden isteseydiniz daha mantıklı olmaz mıydı? Eminim üniversite bu testleri yaparken şöyle bir metodoloji uygulayacaktır. Farklı marka D-Smart uydu alıcıları ile farklı zamanlarda ve farklı yerleşim yerlerinde yapılan bir dizi testlerden sonra size ayrıntılı bir sonuç verecektir.
D-Smart yetkilileri acemilik mi yaptılar yoksa uyanıklık mı? Yorumu siz okurlara bırakıyorum.
(Bu yazının bir kısmı 9 Eylül 2007 tarihli Para dergisinde yayınlanmıştır.)