Araban mı var, derdin var
Araba sahibi arkadaşlardan çok sık duyduğum bir yakınma var: “Araban mı var, derdin var.” Bu yakınmayı genelde arabalarını park etmekte zorlandıkları zaman dile getirirler. İkinci olarakta yoğun trafikte kaplumbağa hızında gittikleri zaman. Fakat şu konuda sanıyorum sizlerde benimle hemfikir olacaksınız. Büyük şehirlerde en büyük problem kullanılan arabayı park edecek yer bulamamaktır. Bulsak da park ücretleri nedense hep yüksek gelir bize. Dolayısıyla bu ücretleri hiçte isteyerek ödemeyiz. Yani park etmek nedense hayli pahalı bir zorunluluktur. Peki ya, bu konuda Japonya’daki uygulamaya ne denilmeli? Japonya’da otomobil satın alırken, sürücülerden kendilerine ait bir park yeri bulunduğuna dair kanıt isteniyor. Duyanlarınız mutlaka vardır. ABD’nin Boston şehrinde iki park yeri 560 bin dolara satıldı. Kargo firması UPS’in park problemine ne demeli? UPS, NewYork şehrinde ayda yaklaşık 15 bin park cezası alıyor. Yöneticilerinin yerinde olmak istemezdim.
Almanya, Brezilya, Rusya, Çin, İngiltere ve ABD’de yapılan bir araştırmaya göre sürücülerin yüzde 15’i park ücretlerinden endişe duyuyor. Yine bir araştırmaya göre Almanya’da şehir trafiğinin yüzde 30’unun park arayışından kaynaklandığını, park arayışının ortalama 10 dakika sürdüğünü ve 4.5 kilometrelik bir sürüş gerektirdiğini gösteriyor. Öte yandan park ihlalleri nedeniyle her sürücü ortalama 16 euro ceza öderken, neredeyse her iki Alman sürücüden birinin bazen aracını parkettiği yeri unuttuğu belirtiliyor.
Diğer önemli bir problemse park ederken yapılan maddi hasarlı kazalar. 2015 yılında Allianz Sigorta tarafından yapılan bir çalışmaya göre park sırasında gerçekleşen kazalar, maddi hasarla sonuçlanan kazaların yaklaşık yüzde 40’ını oluşturuyor. Son on yıl içerisinde park etme ve manevra kazalarının yüzde 30 üzerinde artış gösterdiği belirtilen rapora göre, ana nedenlerden birisi araçların kötü görüş açısı.
Park ücretlerine bir şey yapamaz ama işte Almanya’nın bu park problemlerinin şimdilik bir kısmına çözüm bulmak bilişim teknolojilerinin işi.
Bosch Grubu yönetim kurulu üyesi Dr. Dirk Hoheisel, Stuttgart Bosch Vakfı’nda gerçekleşen otonom sürüş ve park teknolojilerinin tanıtıldığı yuvarlak masa toplantısında yaptığı açıklamada Bosch’un önümüzdeki birkaç yıl boyunca bir dizi park yardım sistemini piyasaya sunacağını açıkladı. “İnsanlar hiçbir yerde park etmeyi sevmiyor. İşte biz tam da burada park teknolojilerimizle, insanların bunaldığı anda devreye giriyoruz. Bugün bildiğimiz park etme gelecekte olmayacak” diyen Hoheisel, 2019 yılında Bosch park sistemlerinin üretime hazır hale geleceğini ve Bosch teknolojileriyle araçların otoparklara kendi kendilerine gidebileceğini söyledi. Hoheisel, “Gelecekte konser geceleri otoparkta başlamayacak. Tamamen otonom park etme, otonom sürüşten önce üretime hazır hale gelecek” diye konuştu. Otonom vale parking de denilen bu teknoloji havaalanları, konser/etkinlik alanları ve hatta alışveriş merkezlerindeki park çilesini birkaç yıla tamamen ortadan kaldıracak. Park arayışıyla uçak kaçırmak tarih olacak, havaalanlarında araçlar tamamen otonom bir şekilde park yeri bulup o noktaya giderek park edebilecek.
Home Zone park desteği adı verilen bu Bosch teknolojisi ise özel bir otoparka, otomobil sundurmasına veya yer altı garajına düzenli olarak park eden otomobiller için tekrar edilen manevraları ezberliyor. Home Zone park desteği ile her gün tekrarladığınız manevraları bir kere kaydederek, park yerine yakın bir mesafede araçtan inip veya inmeden tek bir tuşa basmak yeterli. Araç hafızasındaki manevraları tamamen bağımsız bir şekilde gerçekleştirerek tamamen otonom bir şekilde park edebilecek.
Nasıl? Kulağa hoş geliyor değil mi? Biraz daha sabır. Hayatımıza girmesine ise sadece üç yıl var?
(Bu yazının bir kısmı 1 Mayıs 2016 tarihli Para dergisinde yayınlanmıştır.)