Bilişim sektörünün yeni problemi: POS tefecileri
Bilişim Sektörü, 1990’lardan bu yana yaygın ve alternatifi bol satış kanallarına sahip. Bu kanallar, internetin yani e-ticaretin gelmesi ile birlikte, daha organize davranmaya başladılar. Bayi kanalı, distribütör firmanın altyapısını kullanarak siparişlerini verirken, aynı yapı üzerinden de ödemeyi hallediyor. Yani POS sistemini sanal olarak ve merkezi kullanıyor. Fakat, bankaların kredi kartına taksit uygulamaları sonrasında, yılbaşında engellenen kuyumculuk, kontör ve cep telefonlarına gelen yasakların arkasından, bu sisteme bir tehdit oluştu. Bugün anlatacağımız konu bu.
Cep telefonlarımıza son bir kaç aydır gelen “kredi kart borçlarınızı ödeyelim” benzeri mesajların arkasında tefeciler var. Bunlar dünyanın en eski mesleklerinden birisi olan “para satma” işini, “kredi kartlarının taksit uygulaması” ve “Sanal POS sayılarının artışı” sayesinde yeni bir boyuta taşımış durumdalar.
POS Tefecileri olarak adlandırabileceğimiz bu kişi ve kurumlar, genellikle yükte hafif ama pahada ağır malları taksitle satıyormuş gibi yaparak para satıyorlar. Bunun için sanal posları kullanıyorlar. Mesela kredi kartını ödeyemeyecek duruma gelmiş ya da para ihtiyacı olan bir kişiye, 1000 TL’lik bir şey satıyormuş gibi taksitli işlem yapılıyor ve buna karşılık eline mesela 700-800 TL nakit olarak veriliyor. Aradaki fark tabi ki tefecinin kazancı olan komisyon.
Bu işlem, borcu olan kişileri ilk etapta rahatlatıyor gibi gözükmekle birlikte, aslında borcunu uzatıyor ve arttırıyor. Genellikle de o kişinin tekrar tekrar gelmesine ve borç sorunun büyümesine yol açıyor. Diğer zararı, yaygın bayi sistemi ve merkezi ödeme olanağı (düşük komisyon oranı) olan teknoloji sektörüne oluyor. Çünkü devlet bu işlemleri farkettiği için, yılbaşı öncesi yükde hafif, pahada ağır, kuyumculuk, akıllı telefon ve kontör işlemlerinin taksitli yapılmasına yasak getirince işlemler bilişim sektörüne kaydı. Buna da BDDK üzerinden Bankalar Birliği önlem getirdi ve Nisan ayında bir karar yayınladı.
Neyse ki, bilişim sektörünün dikkatli ve çalışkan bir derneği var. 12.000 kadar firmanın olduğu bu küçük-orta ölçekli (KOBİ) bilişim firmalarını temsil eden TÜBİDER, konuya müdahil oldu. Bankalar Birliği ve BDDK ile çalışarak, bu olayın sektörün işleyişine zarar vermesini önleyici çalışmalar yaptı ve halen yapıyor.
Nisan ayında Bankalar Birliği tarafından, BDDK’nın talebiyle yayınlanan “Mesleki Tanzim Kararı”, Sanal POS’larla işlem yapan her kuruluşun, kendi sanal POS’u olmasa bile, bir üye numarası olması ve sözleşme imzalaması şartını getiriyor. Ancak bankalar bu işlemlerin herbirisine 10-30 TL düzeyinde paralar istiyor. Anadolu’daki bilgisayar bayileri düşünüldüğünde, 10.000 – 12.000 kadar KOBİ ölçekli firma var. Bir firmanın 15 kadar toptancı/distribütör ile ilişkisi olduğu ve 10 banka ile çalıştığı düşünülürse, her bir bayinin 1500-3000 TL kadar sözleşme gideri olacak. Bu da KOBİ ölçekli firmaları rahatsız ediyor.
Bu firmaların derneği olan TÜBİDER ise kararın önemli ve gerekli olduğuna inandıklarını ama uygulamanın sektörün yapısını gözardı etmemesi gerektiğini belirtiyor. Düzenlemenin de sektörün şu anki mevcut düzeni değiştirecek, haksız rekabet yaratabilecek, özellikle küçük ve orta boy firmaların yok olmasına sebep olabilecek bazı sonuçlar doğurabileceğini düşünen TÜBİDER’in İTO Başkanı’nın da desteğiyle, yaptığı başvurular sonucunda uygulama yıl sonuna ertelendi.
TÜBİDER’in bu süreyi, bankalar ve ilgili kurumlar ile mutabık kalmak, yöntemleri belirlemek ve arkasında da bilişim sektörü kurumlarının ilgili bankalara gidip imza atmaları, sözleşme imzalamaları konularında yoğun bir çalışma yürüttüğü bildiriliyor. TÜBİDER sözleşmelerin sayısını da teke indirmek için çabalıyor.
Bu arada, bilişim bayileri neden kendileri Sanal POS almıyor da, üye numarası alıyor derseniz, bilişim sektöründeki hiyerarşik sistemde, toptancıların ve ara toptancılarının POS komisyon oranları ile perakendeci bir bilişim bayisinin POS komisyon oranı arasında 5 puan ve üzeri fark olduğu da not ediliyor.
Bütün bu düzenlemeler POS Tefecilerini engelleyecek mi? Bilemiyoruz. Çünkü onlar her halûkârda bir yol buluyorlar.
(Bu yazının bir kısmı 17 Ağustos 2014 tarihli Para dergisinde yayınlanmıştır.)