Bilişim-Telekom Sektörü ne kadar hacme sahip?
Bilgi ve iletişim teknolojileri diye adlandırılan yabancıların ICT (Information Communication Technology) dediği sektöre ben bundan sonra Bilişim Telekom Sektörü diyeceğim. Çünkü ilginçtir Bilgi ve İletişim Sektörü dediğimizde nedense kimse üstüne alınmıyor. Herkes ya Bilişimci ya da Telekomcu. Gelelim konumuza.
ABD’de 2007’de yapılan bir araştırma, 1975-1995 aralığında, ABD ekonomisinin 2/3’ünü bilişim-telekom sektörünün taşıdığını ortaya koyuyor. Hem yurtdışına sattıkları Microsoft, IBM vb. ürünleri, hem de kendi ülkelerindeki kuruluşların kullandığı bilişim ürünleri yoluyla verimliliğin artması şeklinde.
Yani bu bilişim-telekom sektörü denilen endüstri, günümüzün en önemli alanı. Bir ülkeyi bir üst lige çıkarabilir. Bu nedenle de, İngiltere’sinden, Hindistan’ına herkes bilişim-telekom konusuna eğilmiş ve destekler vermeye çalışıyor durumunda.
Peki ülkemizde durum nedir? Maalesef kötü; daha doğrusu yüzde 80-90 ithalata dayalı bir sektör oluşmuş durumda. Çok çeşitli bilişimci veya telekomcu firmaların verdiği rakamlar üst üste konduğunda karşımıza çıkan rakam 24-60 milyar aralığında olmakla birlikte, telekom operatörü firmalarının cirolarını bir kenara alırsak, geriye kalan miktar içindeki yerli katkı rakamının 800 milyon dolar civarında olduğunu görürüz.
Bana göre bu rakamın düşüklüğündeki en önemli neden; geçmiş yılların hükümetlerinin bilişim sektörünün anlamını ve yaratabileceği katma değeri anlayamamış olmasıdır. Fakat AK Parti hükümeti; Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım sonrasında olmak üzere, son 5 yılda bu konuda epeyce yol aldı. Binali Yıldırım ve bağlı kuruluş BTK (Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu) bilişim-telekom sektörü ile çok yakın ilişki halindeler.
Aynı kapsamda olmak üzere, geçen hafta ITO Cemile Sultan’da bilişim-telekom sektörünün STK’ları ile basınının katıldığı küçük görünen ama özünde büyük bir toplantıya katıldım. Hayli az sayıda misafirin rağmen bakanın ilgi gösterip katıldığı toplantıdan yukarıda bahsettiklerimle ilgili ilginç notları aktarmak istiyorum.
Öncelikle bir sektörün sivil toplum örgütleri ile ilgili bakanlık yetkililerinin “Diyalog Toplantısı” başlığı altında bir araya gelmeleri ve dertlerini karşılıklı tartışmalarını olumlu bulduğumu ifade edeyim. Toplantıların devam etmesi de iyi olacaktır. Toplantıdan da aldığım diğer bir izlenim, birden fazla ilgili bakanlığın katılması daha olumlu olacaktır. Örneğin Maliye Bakanlığı gibi.
Toplantının bence en olumsuz yanı, Bakanının toplantıya geç gelmesi, hem kendisinin, hem de sektör temsilcilerinin yorgun halde olması anlamına geldi. Bence organizasyonun daha hassas yapılması ve bu tür konulara dikkat edilmesi gerekli.
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, son değişiklik sonrası kabinenin en uzun süreli bakanı haline geldi ki, biz de havacılık sektörüne ya da karayollarına baktığımızda aynı düşüncedeyiz. İcrası en başarılı bakanların başında geliyor.
Toplantı sırasında gösterdiği performans da bana bunu bir daha gösterdi. Sabah 8:30’da başladığı belirtilen günü gece yarısına kadar sürdürürken, gayet aktif ve yerli yerinde cevaplar veriyordu. Zaten toplantının hemen başında da sektörün uluslararası tarafına (Google, Facebook, Apple, vb.) “Eğer Türkiye’den para kazanıyorsan, buraya da birşeyler bırakmalısınız” mesajını verirken, yerli tarafına “Cari açık nereden geliyor, sadece benzinden mi?” diyerek ithalat yerine üretime ve de oradan marka yaratmaya ağırlık vermeleri konusunda mesaj verdi.
Diyalog toplantısına sayıları 19 olduğu belirtilen Bilişim-Telekom Sivil Toplum Örgütü başkan ve üyeleri katıldı. Toplantının özelliği, STK’ların taleplerini toplu olarak bakan başta olmak üzere bakanlık yetkililerine iletmesi üzerinde kuruluydu.
(Bu yazının bir kısmı 24 Şubat 2013 tarihli Para dergisinde yayınlanmıştır.)