Biliştirdiklerimizden misiniz? Yoksa…
6 Mayıs’ta “TBV Bilişim Medya Ödülleri ‘98” ödül töreni var dendi. Biz de bunun üzerine kalktık, gittik. Bu yıl üçüncüsü yapılan ödül töreninin her zamanki gibi mekanı Sabancı Center idi. Bakalım bu yıl neleri biliştirecekler düşüncesiyle ödül törenini izledik.
İlk yıl olduğu gibi bu yıl da Leyla Tekül’ün yaptığı esprilerle karışık bir ödül töreni seyrettik. Leyla Tekül tek kelimeyle harikaydı ve espri arası ödül dağıtıldı. Bizler, hep bir şeylerin arasında sunulan diğer bir şeyleri tüketmeye meyilli bir toplum olduğumuz için, bu töreni seyrederken fazla bir hazımsızlık çekmedik. Fakat törenin saat 19:00 gibi başlayıp, saat 21:00’e kadar uzaması, davetlilerin de işten çıkıp doğrudan oraya gelmesinden dolayı, bazılarının mide spazmı geçirdikleri tarafımızdan gözlendi. Gerçi dişini sıkıp töreni sonuna kadar izleme başarısı gösterenler açık büfede muratlarına erdiler.
Törenin organizasyonu bu şekildeydi. Diyecek daha fazla bir şeyimiz yok. Fakat TBV ödül dağıtımını hala bir düzene oturtabilmiş değil. Törenin başlangıcında bir konuşma yapan TBV Başkanı Faruk Eczacıbaşı, ödüllerin dağıtımının nasıl yapıldığı konusunda da bilgi verdi. Şayet Faruk Bey’in bahsettiği safhalardan gerçekten geçilerek bu ödüller dağıtılıyorsa, biz bilişim medyası çalışanları siz okurlara bu yayınları ulaştırmak için boşuna kendimizi heba ediyoruz.
Bu arada şunu da baştan belirteyim. Ben, bize ödül verilmediği için bu yazıyı kaleme alıyor değilim. Şayet bu ödüller mevcut olan şekliyle dağıtılmaya devam edilirse biz zaten o ödülleri istemiyoruz. Dağıtılan ödüller ve kategorileri hakkındaki detayları Haber&Yorum köşelerimizde bulabilirsiniz. Ben sadece, kafama takılan bazı noktalardan bahsedeceğim. Ödülleri alan hiç kimseyle kişisel bir problemimin olmadığını da belirteyim.
Sırasıyla başlayalım, koskoca Türkiye’de yerel basın sadece Yeni Asır gazetesinden ibaret herhalde, çünkü toplam üç ödülün ikisini aldı. Jüriyi tebrik etmek lâzım. Kolay mı tüm Anadolu medyasını tarayarak böyle bir seçim yapmak. Herkesin harcı değil.
İşitsel medya, hikmeti nedir bilmiyorum, sırf İstanbul’da bilmem kaç tane radyo varken, Açık Radyo bu ödülün rakipsiz abonesi oldu. Acaba jüriden birilerinin ortaklığı mı var bu radyoda, yoksa tüm jüri 24 saat açık radyo mu dinliyor?
Ben diyeyim 19 siz deyin 20, sayısını bile bilmediğim kadar çok televizyon kanalının olduğu bu ülkede herhalde sadece TRT 2 ve NTV bilişimle bu kadar çok ilgileniyor. Hele NTV’deki Gündemdekiler programı yok mu, her seferinde bilişimi konu ederek göğsümüzü kabartıyor. Üstelik ödülü verdikleri Murat Birsel’in orada olmaması, bu programın bilişime verdiği önemi bir kez daha göstererek sadece göğsümüzü kabartmakla kalmayıp, gözlerimizi de yaşartıyor. TRT 2 ise bildiğim kadarıyla bu ödülün gediklisi. Jüriden birileri TRT 2’ye program mı yapıyor yoksa bilmediğim başka şeyler mi var? Bu arada uzun süredir STV’de yayınlanan Megabyte programını jüridekiler herhalde çanak antenleri çekmediği için seyredemiyorlar. Çanak antenleri çekmediği için Megabyte’ı seyredemiyorsa suç jüridekilerin mi canım?
Aylık, haftalık sektör basınında ödül alan tüm meslektaşlarım bu ödülleri fazlasıyla hak ettiler. Fakat bir nokta var. Bilişim medyası habercileri denince akla ilk gelen isimler olan Güneş Kazdağlı (BT Haber) haber dalında ödül alamazken, Ayhan Sevgi’nin (Information Week) mansiyonla geçiştirilmesi bana biraz tuhaf geldi. Acaba haberlerle makaleleri birbirine mi karıştırıyoruz?
Günlük, haftalık, aylık yazılı basın kategorisinde ödüller dağıtıldıktan sonra dudaklarımdan şu kelimeler döküldü: “Sen neymişsin be Milliyet?”
BT’ye verilen önem dalında ödül alanların bazıları aslen değil de vekaleten ödüllerini aldırtarak BT’ye verdikleri önemle bizleri duygulandırdılar.
Neyse ödülleri bir tarafa bırakıp biraz da jürinin yapısında kafama takılan detaylardan bahsedeyim. Jüri herhalde toplanılması kolay olsun diye 22 kişilik yapılmıştı. Fakat donanım şirketlerini sadece niye Escort ve KoçSistem temsil ediyordu. Acaba Compaq, Zet, Datateknik, İhlas-Acer ve diğerleri başka işlerle mi uğraşıyorlardı. Ve… Yine herhalde ülkemizdeki bilgisayarlar hiç yazılım kullanmıyorlar olsa gerek ki Link, Logo ve diğer yazılım firmaları yazılım unvanı altında haksız rekabeti göze alarak armut toplama işiyle uğraşıyorlar olsa gerek.
Ve… Jüride yer alan halkla ilişkiler firmalarının temsilcilerine bir diyeceğim yok, ama yaklaşık 10 kadar bilişim şirketinin PR’ını yapan Marjinal’de herhalde ülkemizde faaliyet göstermiyor. Ayrıca iki tane üniversitemiz ve bir tane de derneğimiz var galiba.
Aslında şu satırları kaleme almak yerine size Cyrix’in artık neden üretilmeyeceğinin yorumunu yapmak veya “Linux gerçekten gümbür gümbür geliyor mu?” şeklindeki konulardan bahsetmek isterdim. Fakat biz bilişim medyası mensupları, bana göre bazı kategorilerde taraflı davranıldığını düşündüğüm bu tür organizasyonlar hakkındaki yorumlarımızı sadece sözde bırakırsak bu işler daha yıllarca böyle gider.
Diyebilirsiniz ki problemi söylemek kolaydır. Peki çözümün ne? Cevabımı veriyorum. Adı Bilişim Medya Ödülleri olan bu organizasyonu yaparken bir zahmet Bilişim Muhabirleri Derneği’nin yetkilileriyle de bir görüşseniz. Yoksa onlar da mı bu ülkede yaşamıyor?
(Bu yazı 21 Mayıs 1999 tarihinde yazılmış ve bir kısmı PC World dergisinin Haziran 1999 sayısında Editörden köşesinde yayınlanmıştır.)