Çirkin ördek yavrusu büyüdü
Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) ilk kez açıkladığı meslek gruplarına göre işsizlik araştırmasına göre; 178 bin bilgisayar eğitimi alan kişinin 98 bini çalışıyor, 25 bin bilgisayar mezunu işsiz. Geriye kalan 55 bin ise sektör içerisinde iş aramadığını belirtmekte.
Diğer taraftan Ulaşım Şurasında, Bakan Binali Yıldırım tarafından açıklanan bilişim hedefi. Yanlış duymadıysak “Türkiye’nin hedefi 2023’de 160 Milyar USD ile bölgenin bilişim ihracatı lideri olmak.” Hepi topu şimdilik ciro büyüklüğü olarak 30 milyar dolara yaklaşmış bilişim sektörünün 2023’te 160 milyar dolara ulaşması ihtimaller dahilinde. Mümkün mü? Mümkün görünüyor.
Bugünkü rakamların içinde yazılım sektörünün ciro büyüklüğü 1,5 miyar dolar civarında. Yazılım sektörünün sağladığı katma değerin 1’e 15 olduğu uzmanlar tarafından belirtiliyor. Tek büyük maliyet kalemi ise istihdam ettikleri insanlar. Yani yazılımcılar.
Ülkemizde iyi yazılımcı var mı? Bu sorunun cevabını bulmak için birilerine sormaya gerek yok. Bakmasını bilirsek göreceğiz ki hayatımızı kolaylaştıran bir çok yazılımın arkasından şöyle veya böyle Türk yazılımcılar çıkıyor. Yazılım sektöründe çalışanlarla konuştuğumuzda yazılım konusunda bilgi birikimi ve tecrübe konusunda bir sıkıntılarının olmadığını fakat yeni insan kaynağı konusunda ciddi sıkıntılarının olduğunu dile getiriyorlar.
Yazılım firmaları, ülkemizdeki üniversitelerin ilgili bölümlerden sayı anlamında yeterli insanın mezun edildiğini fakat bu mezunların mesleki kalitesi ve iş ahlakı konusunda ciddi eksikleri olduğunu belirtiyorlar. Dolayısı ile işe alacakları kişileri mümkün olduğunca eksiksiz istiyorlar. Elemanlarının sosyal formasyonları ile çokta fazla uğraşmak istemiyorlar.
Büyük ölçekli yazılım projelerine ihtiyacı olan bankalar gibi kurumların yazılım desteği aldıkları firmalar ise çeşitli sebeplerden dolayı Hint’li yazılımcı kullanıyor. Bizim yazılımcılarımız dururken neden Hint’li kullandıklarını ise “Hint’liler hem kaliteli hem de daha ucuz” şeklinde cevaplıyorlar. Bu duruma objektif olarak baktığımızda Hint’li yazılımcıların daha ucuz olduğu bir gerçek fakat daha kaliteli olduğu ise tartışmaya açık bir konu. Neticede ticaretin olmazsa olmaz kurallarından biri olan “Minimum maliyet” burada da kendini gösteriyor. Fakat olan bu ülkenin parasına oluyor. Hindistan’a gidiyor.
Bu konuda hatalı birini bulmak cevabı kolaylaştıracaksa hatalı kim? İstenilen seviyede yazılımcı yetiştiremeyen üniversiteler mi? Bunları sosyal eksiklikleri ve yüksek maliyetlerinden dolayı çalıştırmak istemeyen yazılım firmaları mı? Yazılım firmalarına iş verirken yerli yazılımcı şartı getirmeyen büyük firmalar mı? Yoksa kamyoncuların dertlerinden fırsat buldukça bilişim ile ilgilenen Ulaştırma Bakanlığı mı?
Benim kanaatime göre iş yine gelip siyasi otoriteye dayanıyor. Siyasi otoritenin bilişim konusunda iyi niyeti var. Fakat bu işi bağladıkları kurumun çok fazla zamanı yok. Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım geçen süre zarfında bilişim konusuna bir hayli vakıf oldu. Güzel işlerde yaptı. Fakat artık ciddi bir ekonomik büyüklüğe erişen bu sektörü Ulaştırma Bakanlığı bünyesinde tutarak hem Binali Yıldırım’a haksızlık yapılıyor hem de sektöre. Çünkü bilişim, ulaştırmaya bağlı olan hava, kara ve denizcilikten yapı ve iş yapma modeli olarak çok farklı bir sektör. Geldiği büyüklük itibari ile artık onu özgürleştirmek gerekiyor.
Bir takım şansızlıklardan dolayı ördek ailesi tarafından yetiştirilen kuğunun hikayesini hepiniz bilirsiniz. Küçükkken çirkin ördek yavrusu diye çağrılan yavru artık büyüdü. Güzel bir kuğu oldu. Ördek ailesine ait olmadığı da gün gibi ortada. Özgürleştirin artık şu sektörü.
(Bu yazının bir kısmı 4 Nisan 2010 tarihli Para dergisinde yayınlanmıştır.)