Dünya birincisiyiz!
Bir dönem trafik kazalarında dünya birincisiydik. Bu konu birkaç kişinin bir araya geldiği küçük arkadaş toplantılarındaki sohbetlerde bazen tirajik bazen de komik durumların yaşanmasına sebebp olurdu. Uzun zamandır bu konuyu takip etmiyorum ama çevremden duyduklarıma göre bu konuda kısmi bir düzelme olmuş. Hala dünya birincisi miyiz ben bilmiyorum. Fakat dünya birincisi olduğumuz yeni bir konu var: İnternet virüsleri.
Yok canım virüs üretimi falan değil. İnternetten gelen ve genel olarak virüs olarak tabir ettiğimiz zararlı kodlara karşı bilgisayarlarımızın korumasız olması konusunda dünya birincisiyiz. Yani diğer bazı konularda(!) olduğu gibi, bu konuda da korunmuyoruz. Bunu söyleyense internet güvenlik yazılımları üreten şirketlerden biri olan AVG. Bu firma Temmuz ayı sonunda 144 ülkede 127 milyon bilgisayarda bir araştırma yapıyor ve yaptığı araştırmanın sonucu bu. AVG diyor ki; dünyada virüs ve kötü yazılım saldırılarına en açık ülke, Türkiye.
Araştırma, Türkiye’nin, Rusya ve Ermenistan ile birlikte ilk üçe girerek, 10’da 1 oranla en riskli ülke olduğunu gösterirken, 696’da 1 oranla en güvenli ülke olduğu belirlenen Sierra Leone’yi, Nijer ve Japonya takip etti. Yani bu sonuçlar diyor ki, Türkiye’de her 10 kullanıcıdan biri virüs saldırısına uğrayabilir. En düşük ülkelerde ise 696 kullanıcıdan biri saldırıya uğrayabilir.
Türkiye’nin sonucu olan 10’da 1 oranı, dünya ortalaması olan 73’de 1’e göre oldukça yüksek bir oran. Bu neden kaynaklanıyor derseniz benim basit ve dile pelesenk olmuş bir tespitim var: “Biz Türküz bize bir şey olmaz”.
Araştırma diyor ki;, internette sörf yaparken virüs ya da kötü yazılımlara rastlamanın en önemli nedenlerinden birini, özellikle internetteki risk ortalamasının diğer ülkelerden daha yüksek olduğu Türkiye gibi ülkelerde, yasal olmayan sitelere girme eğiliminin daha yüksek olması olarak belirtti. İlginçtir, underground tabir edilen bu tip sitelerde ciddi bir Türk hakimiyeti var. Bu durumun ise internetin yapısını da bilen sosyologlar tarafından araştırılması gerekiyor. Biz Türkler böyle şeylere neden düşkünüz? Acaba kolay para kazanıldığı için mi? Yoksa kendimizi farklı hissetme duygusunun tatmini mi? Anlamış değilim.
Diğer taraftan araştırma bu durumun Türkiye’de oldukça yaygın olan internet kafelerden de kaynaklandığını belirtiyor. Fakat ben bu düşünceye katılmıyorum. Ben internet kafeleri sıkı takip eden birisi olarak şunu söyleyebilirim, bir çok kafeci bu güvenlik olayını oldukça ciddiye alıyor.
Araştırma nasıl korunulması gerektiğini de söylüyor: “Koruyucu virüs programlarını kullanmak, İnternet kafe gibi halka açık yerlerde bulunan paylaşıma açık bilgisayarlarda e-posta ve benzeri hesaplara girildiğinde, bilgisayar teslim edilmeden önce, girilen sitedeki hesabı ya da oturumu ve tarayıcıyı kapatmak ve bilgisayarda herhangi bir şifre ya da kişisel bilgiyi kaydetmemek.”
Bizim size herhangi bir tavsiyemiz yok. Nasıl korunulması gerektiğini bir önceki paragrafta uzman ağzından yazmışız. Uygulamak veya uygulamamak sizin bileceğiniz bir iş.
En riskli ve güvenli ilk beş ülke sıralaması ise şöyle:
En riskli ülkeler
- Türkiye: 10 kişiden 1’i
-
Rusya: 15 kişiden 1’i
-
Ermenistan: 24 kişiden 1’i
-
Azerbaycan: 39 kişiden 1’i
-
Bangladeş: 41 kişiden 1’i
En güvenli ülkeler
- Sierra Leone: 696′ kişiden 1’i
-
Nijer: 442 kişiden 1’i
-
Japonya: 403 kişiden 1’i
-
Togo: 359 kişiden 1’i
-
Nambiya: 353 kişiden 1’i
(Bu yazının bir kısmı 5 Eylül 2010 tarihli Para dergisinde yayınlanmıştır.)