Intel nereye gidiyor?
Çok eski değil yaklaşık 10 yıl önce Intel ve Microsoft yaptıkları her hareketle teknoloji sektörünü kelimenin tam anlamıyla silkeliyorlardı. Intel donanım alanında tüm rakiplerine her konuda fark atarken Microsoft aynı işi yazılım alanında yapıyordu. Hatta ikili Wintel diye anılıyordu ve teknoloji sektörünün lokomotifleri olarak tüm sektörü arkalarından sürüklüyorlardı.
Geçen süreç içinde ne oldu da Intel’i daha az duyar olduk. Mobil dünya aldı başını gidiyor. Intel bu dünyanın neresinde diye bakıyoruz. Göremiyoruz. Aynı şekilde tablet dünyasına bakıyoruz. Yine göremiyoruz. Belki de ben göremiyorum diyordum. Fakat son bir ay içinde iki önemli Intel yetkilisi ile görüşünce düşüncelerimde çok da yanılmadığımı anladım.
Görüştüğüm isimlerden ilki Intel Teknolojiden Sorumlu Başkan Yardımcısı ve Intel Laboratuvarları Direktörü Justin R. Rattner idi. Görüşmeden bende kalan tek şey 2020 gibi Quantum Bilgisayarların hayatımıza gireceği idi. Yaşarsak göreceğiz.
Görüştüğüm isimlerden ikincisi ise Intel Türkiye Ülke Müdürü Burak Aydın idi. Burak Aydın’da benzer şeyler söyledi. Tablet dünyasında Intel’i göremediğimi yoksa bende mi bir algı yanlışı olduğunu sorduğumda verdiği cevaptan ben şunları anladım: “Ultrabook ile hem hafiflik, hem uzun batarya hem de işlemci gücü ile dizüstü kavramını tamamen değiştirecekler. Sonrasında ise Ultrabook’un dokunmatiklerini çıkararak bir nevi tablet dünyasına girecekler.” Konuşma esnasında ayrıca Quantum Bilgisayarların geleceğinden söz etti. Daha bir çok konudan bahsetti. Neticede Ülke Müdürü olduğu için Merkezin kararları doğrultusunda ilerlemek zorundaydı.
Bu görüşmelerden bende kalan şey ise Intel’in önceliklerinin tüketicinin öncelikleriyle çok örtüşmediği idi. Cep telefonları geldi ve bambaşka boyutlara gidiyor diyoruz, Intel ise akıllı telefon pazarında bir şeyler yapacağından söz ediyor. Tabletler artık ülkemizde okullara girmeye başlıyor diyoruz, Intel önce Ultrabook diyor. Organik işlemci mümkün mü desek, Quantum Bilgisayarları bekleyin diyecekler. O yüzden demiyoruz.
Gerçi onların bir çok danışmanı, uzmanı, araştırmacısı var. Mutlaka öngördükleri bir şeyler vardır ki Intel o doğrultuda gidiyor. Fakat benim şahsi düşüncem; Intel, ölçeğinin getirdiği kurumsallaşma zorunluluğundan dolayı hantallaştı. Ar-Ge’ye her yıl milyarlarca dolar yatıran bir şirketin teknolojiyi sürükleyen değil teknolojiyi takip eden bir hale geldiğini düşünüyorum. Öyle sanıyorum ki Merkezdeki yönetici takımı da benim gibi düşünüyor. Çünkü Ar-Ge’ciler habire Quantum Bilgisayarlar, Ultrabook’lar ve akıllı telefon için yapacakları işlemcilerden bahsediyor. Bu yöneliş aslında Intel’i yeniden eski günlerine döndürmeye çalışmaktan başka bir şey değil gibi geliyor bana. Ne dersiniz?
(Bu yazı 13 Aralık 2011 tarihinde yazılmıştır.)