İnternet ölüyor mu?
Bilgi ve İletişim Teknolojileri Kurumu (BTK) geçtiğimiz günlerde yine gündemin ortasına düştü. Zamanlaması düşündürücüydü. Çünkü aynı zamanlara denk gelen ve birbirinden farklı üç konu öyle birbirine girdi ki herkesin kafası karıştı. Biz de yanlış bir şey yazmayalım, ortalık biraz durulsun diye bugüne kadar bekledik.
Neydi bu üç konu? Birinci ve ana konu, TİB tarafından Şubat ayında BTK kurul kararı ile ortaya konulan kullanıcı profilleri ile internete erişim. Yani herkesin bildiği şekliyle internet filtresi. İkinci konu, Nisan ayı sonunda ortaya çıkan yasaklı kelimeler listesi. Üçüncü konu ise Ekşi Sözlük sitesini bulunduruan hosting firmasına gönderilen ve bu siteye verilen hizmetin durdurulmasının istenmesi.
Bu üç konuyu birleştirirsek tüm konuyu şöyle özetleyebiliriz. TİB tarafından Şubat ayında BTK kurul karar ile ortaya konulan kullanıcı profilleri ile internete erişim paralelinde Nisan sonunda ortaya çıkan yasaklı kelime listesine dair tepkiler henüz başlamışken, hosting firmasına, e-posta ile Ekşi Sözlük’e verilen hizmetin durdurulması talebi gönderildiğinin ortaya çıkması, ortamı iyice gerdi.
Detaylar bakalım. Önce BTK 22/02/2011 tarihli ve 2011/DK- 10/91 sayılı Kurul Kararı ile düzenlediği “İnternetin Güvenli Kullanımına İlişkin Usul ve Esaslar” ortaya çıktı. Tarihe dikkat. 22 Şubat. Söz konusu kararda özetle Standart Profil, Çocuk Profili, Aile Profili ve Yurtiçi İnternet Profili adıyla dört farklı kullanıcı profili tanımlıyor ve internet erişimi bu profillere göre düzenleniyor. Aslında üç profil söz konusu. Standart profil diye bir şey yok. Üç profil içinde yer almak istemeyenler yani filtre kullanmak istemeyenlerin yer aldığı grubu Standart diye adlandırıyorlar. Herkes de böyle bir profil var zannediyor. Neticede isterseniz söz konusu üç profilden birini isterseniz bilgisayarınıza uygulayacaksınız ve ISS’ler üzerinden filtrelemeniz yapılacak. İstemezseniz otomatikman Standart kullanıcı grubunda yer alacaksınız.
Bilişim kamuoyu tam bunların ne olduğunu ve neden yapıldığını anlamaya çalışırken Nisan sonunda ortaya bir “kelime listesi” çıktı. Bu da dikkatleri BTK’nın Şubat ayında aldığı ve 22 Ağustos 2011’de yürürlüğe girecek olan söz konusu karara yönlendirdi ve arkasından geçtiğimiz haftalarda bir anda çığ gibi büyüyen bir tepki oluştu. Derken tüm bunların üstüne TİB’in bir yer sağlayıcıya gönderdiği e-posta ortaya çıktı. Ekşi sözlüğün kapatılmaya çalışıldığı haberi gündeme geldi. Buna göre BTK’ya bağlı Telekomünikasyon ve İletişim Başkanlığı (TİB), ekşisözlüğün hostingini (bulundurma hizmeti) yapan firmaya bir yazı göndermiş ve sourtimes.org alan adına hizmet sağlamayı kesmelerini bildirmişti. Bu son olay zaten çığ gibi büyüyen tepkileri daha hızlandırmıştı.
BTK’nın aldığı kararın aleni bir şekilde ‘sansür uygulaması’ olduğu ve bahsi geçen filtre paketleri ile keyfi bir biçimde sansür uygulanacağını savunan pek çok kişi gerek Facebook grupları oluşturarak, gerekse de imza kampanyaları düzenleyerek kararı protesto etmeye başladılar. Hatta bazı yürüyüşlerin yapılması bile söz konusu.
Bu konu daha çok gündemimizi işgal edecek. Fakat görünen o ki yanlış zamanlarda alınan yanlış kararlar ve bunlara eklenen yanlış anlamalarla tüm bunlara eklenen diğer yanlışlar (bilen bilmeyen herkesin konuşması ve yorum yapması) birbirini besleyerek bir yerlere doğru yuvarlanıyor.
Hep söylüyorum. Futbol diliyle ifade edersem, BTK yanlış zamanda yanlış topa girdi. Hiç gerek yoktu böyle şeylere. Toplumsal düşünce evrimini bekleyip halkın isteklerine göre hareket etmeliydi. “Vatandaştan talep var” cümlesinin arkasına sığınmayın. Bizim vatandaşlarımızda artık her şeyi devletten beklemesin. Kendi işini kendi yapacak kadar özgüveni olmalı artık. Merak etmeyin internet ölmez.
(Bu yazının bir kısmı 22 Mayıs 2011 tarihli Para dergisinde yayınlanmıştır.)