Kanunla tuzak kurmak
Yazılım sektörünün desteklenmesi gerektiğini hep söylüyoruz. Korsan yazılıma karşı olduğumuzu da her fırsatta belirtiyoruz. Fakat son zamanlarda bazı yazılım firmalarının ürünlerini satmak için tasvip etmeyeceğimiz yöntemler uyguladıklarını duyuyoruz. Biz işittiğimiz bazı olayları burada sizlerle paylaşalım. Başta Yazılım Sanayicileri Derneği (YASAD) diğer ilgili tüm kurum ve kuruluşların konuyu araştırıp gerekli önlemleri alacağına inanıyorum.
Mühendislik yazılımları üreten firmanın müşteri temsilcisi, hedef kitlesi içinde yer alan potansiyel alıcı konumundaki diğer firmayı ziyaret eder ve ürününü anlatır. Bunlar hep normal ve iş dünyası içinde olağan hareketler. Müşteri temsilcisi potansiyel alıcıya ürününün gücünü göstermek ve alma duygusunu tetiklemesini kolaylaştırmak için orada bir bilgisayara oturur, kendi firmasının internet sitesine bağlanır, tanıtacağı 8.000 dolarlık ürünün orijinalini indirir ve kurar. Tanıtımını da o ürün üzerinde yapar. İndirdiği ürün süreli değil bizzat ürünün tam sürümüdür. Sonrasında ise tekrar görüşmek üzere ayrılırlar. İlerleyen zaman içerisinde müşteri temsilcisi ile firma arasında yapılan görüşmelerde şöyle bir sonuç ortaya çıkar. Potansiyel alıcı firma alma niyetinde olduğunu fakat alabilmesi için yaptıkları bazı iş girişimlerinin sonuçlanmasını beklediklerini iletir. Şayet o girişimler olumlu olursa, bu yazılama ihtiyaçları olacaklarını ve o zaman alabileceklerini belirtir.
Fakat bir gün bu alıcı firma avukatlar ve polisler tarafından basılır. Gelen avukatlar ürününü satmak isteyen firmanın avukatlarıdır. Kendi yazılmları ile ilgili işlem yaparlar ve korsan olarak kullandığı yönünde tespit yaparak mahkeme sürecini başlatırlar.
Bu anlattığım örnek olaydaki detayları tabii ki bilmiyoruz. Fakat anlattığım şekliyle gerçekleştiyse ortada ciddi problemler var demektir.
Diğer bir olayı da kısaca şöyle anlatayım. Bir yazılım firması düşünün kendi ürününün crack tabir edilen kırılmış sürümünü de kendisi yapıyor. Bunu el altından internet ortamında piyasaya veriyor. Bu sürümün içine yerleştirdiği ilgili kodlarla da kullananları tespit edip nokta baskınlar yapıyor. Bu yöntem doğru mudur? Bunun cevabını sizlere bırakıyorum.
Bireylerin ve tüzel kişilerin kanunlardan doğan haklarını kullanmaları en doğal haklarıdır. Buna diyecek hiçbir şeyimiz yok. Fakat bu hakları kullanırken şayet haklı çıkmazlarsa karşı tarafın içine düştüğü durum ne olacak? Bir düşünün işyeriniz polis ve avukatlarca basılıyor en azından yan komşunuz olayı görüyor. Ne oldu? Polis bastı. Baskın amacına ulaşırsa diyecek bir şey yok. Ya amacına ulaşmazsa! Mağdur edilenin mağduriyetini kim giderecek? Dolayısı ile bu tür davalara bakan hukuk görevlilerine vicdani çok büyük sorumluluk düşüyor.
Nitekim bu baskın olayları en çok internet kafelerin başına gelmiştir. BSA (Business Software Alliance) bir dönem internet kafelere göz açtırmamıştı. Ben merak ediyorum. Bu kurum kaç internet kafeye baskın yapmıştır? Kaçında korsan yazılım yakalanmıştır? Korsan yazılım ile yakalanan internet kafelerden kaçı ile uzlaşmaya gitmişlerdir? Uzlaşma sonucunda ne kadarlık bir fatura kesilmiştir? Kesilen bu faturaların maliyeye vergi olarak dönüşü ne kadardır? Tüm bu soruların cevapları yanında özellikle şimdi soracağım sorunun cevabını merak ediyorum. Bastıklarında korsan yazılım bulamadıkları internet kafelerden ayrılırken o kafelerin mağduriyetlerini gidermek için ne yapmışlardır?
Dediğim gibi korsan yazılım kullanma taraftarı değilim. Sadece kanunlar uygulanırken masumların mağdur edilebileceğini belirtmek istiyorum. Dolayısı ile bizim sektörde kanunlar uygulanırken ne gibi mağduryetlere yol açılabilir onları göstermek istedim. Gerisi kanun koyucu otorite ile uygulayıcı hukuk adamlarına kalmış.
(Bu yazının bir kısmı 18 Nisan 2010 tarihli Para dergisinde yayınlanmıştır.)