Fıkraydı, gerçek oldu… Oradaydım…
Bugün (4 Haziran 2011) öğle yemeğinde bulunduğum mekanda birden arbede çıktı. İki kişi birbirine girdi. Bir taraftan birbirlerine sert darbelerle vuruyorlar diğer taraftan kendi dillerinde (Rumca) bağırıp duruyorlardı. Kimse müdahale etmedi. Herkes seyrediyordu. Kısa bir süre kavga ettiler. Derken iri yarı babacan kılıklı biri aralarına girdi. İkisine de birer tokat atarken Rumca bir şeyler söyledi. Bir sessizlik oldu. Herkes bir an birbirine baktı. Kavga edenlerle tokatlayan adam ve Rumca bilen herkes birden gülmeye başladı. Birbirlerine sarıldılar ve masalarına oturdular. Seyreden herkes alkışladı. Artık kankam olan garsonu çağırdım. Ne olduğunu sordum. Bana anlattığı aynen şu: Kavga edenler kardeş. Araya girip ayıran ise babaları. Kardeşler kavga ederken birbirlerinin anasına küfretmişler. Babaları bunun üzerine araya girip onları tokatlarken şunu söylemiş: ‘Analar kutsaldır. Ananıza küfretmeyin o…pu çocukları.’
Güneş uyuyunca ne olur?
Çocukların çok ilginç tanımlamaları ve anlatımları vardır. Bize neden ilginç geldiğini anlatacak değilim. Herkesin bir cevabı vardır. Ben, oğlumla (4 yaşında) aramda geçen bir konuşmayı sizlerle paylaşmak istiyorum. Baba güneş uyukodu (uyudu)! Güneş uyuyunca ne olur oğlum? Aydede ışığını yakar. Bir gökyüzündeki dolunaya baktım, bir onun masum yüzüne. Ne diyebilirdim ki? Haklıydı. Aydede ışığını yakmıştı.