Hâl bilmeyen…
Aklının sınırlarını kabul etmek yerine, kavrayamadığı her şeyi reddeder olduktan sonra kendi öğretilerinin kölesi oldu insan. Unutmadan… Kendini aramaya grupla, kendinle hesaplaşmaya kalabalık gidilmez. Ben mi?.. Hâl bilmeyenle hemhâl olamıyorum.
Kendime hediye verdim…
Kendini bilginin tanrı katında gören ve o edayla seslenen, egosu şişkinlerin kıçına tekmeyi vur. Sana, hayatın içinden seslenen, derdinle dertlenen herkesin kalbine kulak ver. Unutmadan… Allah’ın sana hediyesi olan ömrünü, düşüp kalkarak, okuyup yazarak, inceleyip eleyerek, ağlayıp anlayarak, gülüp neşelenerek, yetinip paylaşarak, sevip sarılarak… Kıyamdan secdeye vararak geçirmemişsen… Ömür müdür yaşadığın? Ben mi?.. Kendime en…
Bitti…
Bitti… Kimse kendini kandırmasın… Her şey bitti. Aşk, neşe, sevgi, sevinç, vicdan ve merhamet… Ve… Şiir… Ve… İnsanlık bitti. Unutmadan… Ne Ayşe, topu atıyor Ali’ye artık; ne Ali, Ayşe’yi seviyor. Ben mi?.. “Komşusu açken tok yatan bizden değildir” cümlesini öğelerine ayırdım. Ne sana, ne de bana rastladım.
Besmele’yi kavramak…
Sevdalısın… Hayata mı? Yoksa hayatın sunduklarına mı? Şayet hayatın sunduklarına sevdalıysan, geçmiş olsun. Sağdan sola, soldan sağa savrulmayı göze alacaksın. Çünkü sen, kısırdöngülerin insanısın artık. Rumi’nin dediği gibi “Kimilerine günah bile yazılmaz.” … “Oh!.. Ne güzel deme!” İnsan olana, ağır mı ağır bir sözdür bu. Unutmadan… Allah’ı şah damarında hissetmek, meleklerle dans etmek, Şeytan’la aşık…
Gündüze değil, güne uyanmak…
Gecenin tersi gündüz. Doğum… Ölüm. Uyku… Uyanıklık. Her biri, bir diğeriyle kaim. Gayptır uyku. Rüya alemidir. Allah’ın biz insanlara ikramıdır. Nimettir uyku.Unutmadan…Yarı ölümdür uyku. Yani ölümün provasıdır. Dikkat edin. Öldürmeyin uykuyu. Çünkü, kaybedince uykuyu, uyanıklığı da kaybedersiniz. Uyurken de, uyanıkken de uyurgezer olursunuz.Ben mi?..Yokluğun bile yokoluşu varken, nasıl isterim ben kalıcılığı? İsteğim… Geceden kalmış gündüze…