Bilişim? Evet ama Nasıl?
Bir Bilişim fuarını daha geride bıraktık. Organizasyon açısından oturan yapısıyla Bilişim 99 geleceğe yönelik ümitler verdi. Fakat eksikler yok değildi. (Bu cümlemden sonra okuyan meslektaşların şöyle dediğini duyar gibiyim “Hah başlıyor, bakalım yine neler söyleyecek.”) Biz eleştirilerimizi yapıyorsak, amacımız hep muhalefet olup illada hep olumsuz şeyleri söylemek değildir. Biz yapılan bir işin eksiksiz olması işi yapanların görevidir diye düşünüyoruz. Dolayısıyla olumsuzlukları söyleyerek organizasyonları yapanlara bir sonraki faaliyetleri için yol gösterdiğimizi düşünüyoruz. Yoksa amacımız bir şeyleri karalamak değil. Nitekim Bilişim fuarı ile ilgili olarak bir okurumuzdan gelen aşağıdaki e-postayıda yukarıda söylediklerim ışığında okuyunuz. Ben fuar ile ilgili yorum yapmıyor okurumuza bırakıyorum:
Yılın Ürünleri veya nam-ı diğer Bilişim Oscarları
20. yüzyılda son kez sizinle birlikteyiz. Bu köşede tarz olarak dergimizin içeriğinden doğrudan söz etmek gibi bir yaklaşımım yoktur ama sırf bu sayıya özgü olarak biraz dergimizden ve kapak konumuzdan doğrudan söz edeceğim.
Bilişimde 11 ana trend
Bilişim sektörü tüm dünyada bilgi teknolojileriyle, iletişim kategorilerini birleştirerek yepyeni bir kimliğe bürünüyor. Bu yeni oluşum er geç ülkemize de yansıyacaktı. Fakat İnterpro’nun her yıl yaptığı BT’nin ilk 100 firması araştırması bu yıl Bilişim 500’e dönüşerek yukarıda bahsettiğimiz oluşumu çok erkenden ülkemize taşıdı. Neden erken olduğunu düşündüğümü soracak olursanız size birden çok sebep sayabilirim. Fakat en önemli sebep olarak Türk Telekom’un iletişimdeki tekelci yapısını örnek verebilirim. Tekel olan bir sektörde sıralama araştırması yapmak ne derece mantıklı olur. Bu ana gerekçeden ötürü Bilişim 500’ün biraz erkenden ülkemize taşındığını düşünüyorum. Türk Telekom’un parçalanması veya satılması beklenemez miydi?
Bir yürek atışı…
Sırt üstü yatan adam aniden gözlerini açtı. Dışarıdan sızan ışıkların belli belirsiz aydınlattığı tavana kilitlendi bakışları. Uykuya doymuş olarak böyle aniden nasıl uyandım “Hayırdır inşallah” diye mırıldandı içinden. Tam o sırada yattığı yatak sallanmaya başladı. “Ne oluyor yahu?” diye tam doğrulmayı düşünürken yanında yatan eşi uyanmış sarsıntının sebebini de kavramış olduğu için büyük bir korkuyla sol kolunu kocasının göğsünün üstünden geçirerek sararken sol ayağıyla da kocasının ayaklarını sarmıştı. Adam “Dur bir hatun bir kalkayım bakayım ne oluyoruz?”. Kadının ise “Görmüyor musun deprem oluyor yat yattığın yerde ev başımıza çökecek” derken bir taraftan da aklına gelen tüm duaları okuyordu. Ha bitti bitecek derken bu sarsıntı 40 saniye sürdü.
Türkiye’nin 2000 Vizyonu
Bu sayıyı aylar öncesinden planlamıştık. Ağustos sayısını sizlere sunduktan sonra Eylül sayısına yumulmuştuk. Hummalı bir çalışma içindeydik ve her şey çok güzel başlamıştı. Bunun üzerine bir de Temmuz satışlarının tahminimizin üstünde iyi gelmesi de eklenince resmen keyiften dört köşe olmuştuk. Yaptığımız planlar adım adım gerçekleşiyor ve hedeflerimize biraz daha yaklaşıyorduk. PC World’ü yalnız bırakmamak için kardeş yayınlar planlamıştık ve onlarında resmileşmesi Temmuz ayının sonunda olmuştu. PC World’ün kardeş yayını olan ve Bilişim sektörünün yöneticilerine ücretsiz olarak gidecek olan Computerworld’ü ve tüm dünyadaki oyun meraklılarının başvuru kaynağı olan GamePro dergisini de bünyemize katmıştık. Bu dergilerde çalışacak yeni arkadaşlarımızda aramıza katılmaya başlamış ve kadromuz göz kamaştıracak kadar büyümüştü.