Nice yıllara güzel ülkem…
Bir yılın daha bitmesine bir kaç saat kaldı. Herkes gibi ben de bir çok şey yaşadım. Acı, tatlı ve komik. Tüm yaşadıklarımı bu üç kategori altında toplayabiliyorum ben. Bu yıl için nedense de hep acı anılarımı hatırlıyorum.
Kâh toprağa verdiklerimizi hatırlıyorum, kâh ülkece toprağa verdiklerimizi. Kâh yaşadığım felaketleri hatırlıyorum, kâh ülkece yaşadığımız felaketleri. Kâh sevdiklerimin beni nasıl kırdıklarını hatırlıyorum, kâh arkadaşlarımın. Dostlarım mı? Onlar bir elin parmakları kadar bile değiller fakat iyi ki varlar.
Kimseye küsemiyorum fakat kırgınlıklarımı unutamıyorum. Yırtılan bir fotoğrafı ne kadar iyi yapıştırırsanız yapıştırın baktığınızda o yırtığı nasıl hep görüyorsanız, benim kırgınlıklarım da öyle işte. Hiç unutamıyorum. Hep söylediğim gibi; “Hafızam benim lanetim.”
2017 yılında bazen kalbimle beynim arasında kaldım, bazen aşkımla gururum arasında, bazende dilimle gönlüm arasında. Her seferinde sustum. Hem de avaz avaz sustum. Suskunluğumda bile onlara “Allah bahtınızı açık etsin.” diye dua ettim. Fakat anlaması gerekenler suskunluğumu dahi anlamadılar.
Ne diyebilirim ki; “Allah düşmanlarımın bile bahtlarını açık etsin.”
Kısacası; bu günlere erişmekte varmış kaderimizde. Madem öyle her şeye inat yaşamak düşer bize.
Nice yıllara güzel ülkem…