Nitelikli Bilişim İşsizleri Yetiştirme Programı
Bildiğiniz gibi işsizlik oranının yüksekliği ülkemiz gündemindeki yerini koruyor. İstihdamın artırılmasına yönelik Başbakanımızın iş dünyasına yönelik bazı açıklamaları oldu. İş dünyası cevap verdi. Diğer taraftan kamuya eleman alımıyla ilgili harekete geçildi. Buna benzer bir çok haber her gün gazetelerin ekonomi sayfalarında zaten fazlasıyla var.
İstihdamın artırılmasındaki kilit kurumlardan biri olan Türkiye İş Kurumu’da (İşkur) boş durmuyor tabii ki. İstihdamın artırılmasına yönelik bir çok eylemin destekliyor hatta önayak oluyor. Çalışmalarına bir şey dediğimiz yok. Fakat şu sıralarda yürütmekte olduğu bir proje var ki kafaları karıştırıyor.
“Nitelikli Bilişim Çalışanları Yetiştirme Programı” başlığıyla başlattığı projeyi içerik ve yapılış şekli açısından beğenmediğimizi belirtmek istiyorum. İncelediğimizde neresinden tutsak elimizde kaldı.
Bu proje için 42 milyon TL civarında bir bütçe ayrılmış. Oldukça iyi bir rakam. Özetle projenin içeriği şöyle. Bilişim eğitimi veren özel kurumlar bu proje kapsamında İşkur’un gönderdiği işsizlere bilişim eğitimi verecekler. Bu eğitimin sonunda işsizlerimiz aldıkları eğitimlerle ilgili sertifika alacaklar. Bu şekilde işsizlikten nitelikli işsizliğe terfi edecekler. Çünkü bu eğitimin sonunda bir iş garantisi yok.
Diğer taraftan aldıkları eğitimler ve alacakları sertifikaların Milli Eğitim Bakanlığı nezdinde bir geçerliliği de yok. Çünkü verilecek eğitimler 7 ayrı başlıkta toplanıyor. Bunlardan 5 tanesi Microsoft ürünleri üzerine. Bir tanesi Oracle, bir tanesi de Cisco ile ilgili. Yabancı sermaye düşmanı değilim. Fakat yetmez mi artık bu firmaları ihya ettiğimiz. TÜBİTAK’ın geliştirdiği Pardus’a 5 milyon TL bütçe ayrıldı diye seviniyoruz. Oysa burada kaç tane 5 milyon var, siz hesaplayın. Bunlar Pardus için ayrılsa kaç yılllık mesafe bir anda alınır.
Pardus demişken onunla ilgili de birkaç söz söylemek istiyorum. TÜBİTAK’ta Pardus projesini bir an önce tüm halkımızın kabulleneceği hale getirip sunması gerekiyor. İnsanlar Pardus’u korkmadan bilgisayarlarına kurabilmeli ve en güncel oyunları rahatça oynayabilmeli. Pardus projesi artık akademisyenlerin elinden kurtarılıp halka maledilmeli. Şu ana kadar insanımızın Pardus’a mesafeli durmasının tek sebebi akademik çevrelerin bu ürün üzerindeki tutuculuğu ve bu üründe kullanılan Türkçe. Bu üründe kullanılan Türkçe vatandaşın kullandığı Türkçe değil maalesef. Diğer taraftan mevcut sürümlerde güncel oyunları oynamak isteseniz bir hayli uğraşmanız gerekiyor. Pardus’u geliştirenler yazdıklarıma alınmasın. Sadece haklılık payım var mı ona bir baksınlar. Bir düşünsenize ülkemizin tüm internet kafelerinde Pardus kullanıldığını. Tüm evlerinde, tüm ofislerinde. Bunların gerçekleşmesi için Pardus’un daha kullanıcı dostu, daha çok PR’ı ve reklamı yapılan bir ürün haline getirilmesi lazım. Bu konuda ulusal bir hareketin başlatılmasının zamanı gelmedi mi?
Tekrar projeye dönelim. İhaleye Türkiye İş Kurumuna bağlı her il müdürlüğü ayrı ayrı çıkıyor. Fakat işin ilginci tüm ülke genelinde yaklaşık 1800 civarında eğitim merkezi varken ihaleye teklif verebilecek şartlara sahip firma sayısı sadece 12. Bu 12 firma tüm illeri nasıl paylaşacak orası da ayrı bir tartışma konusu.
Bu 12 firmadan siz bugün kişisel eğitim almak isteseniz size ders saati başına 6 ila 12 TL arasında bir fiyat verirler. Fakat bu proje kapsamında verilen fiyat ise ders başına minimum 22 TL’den başlıyor. Yani fazladan bir 10 TL mevcut. Nereye gidiyor bu para diye insan merak etmiyor değil.
Bu projenin bu haliyle uygulanması oldukça sakıncalı. Bir an önce iptal edilip ayakları daha yere basan bir hale getirilip gerçekleştirilmesinde fayda var. Bizden uyarması.
(Bu yazının bir kısmı 13 Mayıs 2010 tarihli Para dergisinde yayınlanmıştır.)