Öznesi insan, yüklemi teknoloji olan yazılım
Bu yazımda alanım olmadığı halde biraz İK (İnsan Kaynakları) konusuna gireceğim desem de inanmayın. Aslında değineceğim konu İK yazılımları. Yazılım olunca doğrudan alanıma giriyor. Türkiye’nin ilk İK yazılımcısı ile karşılaştım geçenlerde. Böyle deyince birkaç nesil öncesinden söz ediyormuşuz gibi oldu. Türkiye şunun şurasında ne kadar zamandır yazılım üretiyor diyesi geliyor insanın… Belki bizim yaş grubundakiler için dün kadar yakın olduğu için. Fakat dile kolay, 20 yılı aşkın süredir yazılım üreten şirketlerimiz var. Türkiye’de şirketlerin kapanma yaş ortalamasına göre 20 yıldan fazla bir geçmiş, oldukça önemli bir başarı demek. Hele ki yazılım gibi soyut, özellikle şirketlere faydası hala anlatılmaya çalışılan ve hala çoğunlukla oyun, eğlence, iletişim amaçlarıyla kullanılıp iş verimliliğini artırma amacıyla yeterince kullanılamayan bir ürün olan yazılımın üreticisi olarak 20 yıldan fazla ayakta kalabilmek ülkemiz ticari koşullarında büyük başarı…
Yazılımın en niş alanlarından birini kendine kulvar seçmiş Kadri Demir, Poldy İK Yönetim Yazılımları’nı kurarak… Kendi deyimiyle “Türkiye’de bordro hesabını doğru yapan şirket bile az” iken, Poldy İK otomasyon çözümleriyle önemli bir açığı kapatıyor. Kullanıcılarının yarısından fazlasının yabancı şirketler olması ise, hem bir ironi, hem de göğsümüzü kabartıyor…
Poldy Kurucusu Kadri Demir, “Ne yazık ki ülkemizde insan kaynakları bölümleri çalışanların işe girerken ve çıkarken gördükleri bir bölüm. Bunu değiştirmeliyiz. İnsan kaynağını daha etkin yönetmenin, yönlendirmenin ve performans odaklı yöntemlerin arayışı içinde olmalıyız. Teknoloji işte bu noktada İK yönetimine yardımcı oluyor. Çalışanlarla ilgili ne kadar çok bilgi toplayabilir ve bunlardan ne kadar anlamlı sonuçlar çıkarabilirseniz, İK politikanız da o kadar mükemmel olur.” diyor. Yani çalışanla İK’nın iletişimini artırmak için teknolojiyi köprü yapıyor… Öznesi insansa, yüklemi teknoloji olsun ki yapı sağlıklı işlesin diyor… Teknolojinin soğuk değil, sıcak yanını gösteriyor. Bugün birçok şirket bırakın çalışanının doğum gününü kutlamak kadar sıradan bir olayı, sahip olduğu yeteneklerin farkında değil. Birçok sektörde eleman sirkülasyonu had safhalarda, plaza çalışanları mutsuz… Peki teknoloji bu işe çare olabilir mi? Kadri Demir’e göre evet: Yetenek yönetimi, performans yönetimi ve bilgiye dayalı İK süreçleri ile evet!
Nitekim artık performans yönetimi tercih olmaktan çıkıp zorunluluk haline geliyor. Yeni iş kanununa göre 30 kişiden fazla çalışanı olan şirketlerin iş güvence kapsamında çalışanları ile ilgili eğitim ve performans değerlendirme süreçlerini takip etmeleri gerekiyor. Yani 30’dan fazla çalışanı olan şirketler, altı ayını doldurmuş personelini performans düşüklüğünü belgelemeden işten çıkaramayacak… Zorunluluk hem piyasa koşulları, hem de yasal olarak oluşmuş durumda, özetle.
Ülkemizde pek çok sektörde olduğu gibi (bana kalırsa hemen hepsinden fazla) yazılım sektöründe fırsat var. Bilgi çağının şirketleri ne yazık ki bilgiden yararlanamıyor. Bazen bilgi yumağının içinde kayboluyor, bazen de ona hiç sahip olamıyor. Bu döngüden çıkış yollarından biri hatta temel taşı, daha fazla 20 yıllık yazılım markaları yaratmaktan geçiyor…
Birazda bizden yani BMD’den (Bilişim Muhabirleri Derneği) bahsetmek istiyorum. Dernek başkanı olmanın ayrıcalığını bu sayfamda kullanmak istiyorum. Derneğimiz geçtiğimiz hafta 11-14 Eylül 2014 tarihleri arasında yapılan Cebit Bilişim Eurasia Fuarının konferansları içinde organize ettiği bir “Medya ve Mobil Ekonomi Zirvesi” ile yer aldı. Dört panelden oluşan zirveyi ilk kez gerçekleştirmemize rağmen oldukça başarılıydı. Zirvemize BTK (Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu) her türlü desteği verdi. Bu bağlamda başta BTK Başkanı Tayfun Acarer olmak üzere katkı sağlayan tüm BTK çalışanlarına teşekkür ediyoruz. Ayrıca Cebit fuarını organize eden Hannover Fairs Türkiye ile konferansları organiz eden Semor ve özellikle de Nezih Kuleyin, böyle bir etkinlik konusunda acemi olan bizlere yapıcı ve yol gösterici davranarak gösterdikleri sabırdan dolayı BMD adına teşekkür ediyorum.
(Bu yazının bir kısmı 21 Eylül 2014 tarihli Para dergisinde yayınlanmıştır.)