Robin van Persie…
Şehrin veya bulunduğum mekanın önemi yok. Saat sabah 6:15. Mekanın duvarlarındaki televizyonlarda bir spor kanalı açık. TV kanalı, Fenerbahçe’nin yeni transferi Robin van Persie’nin Sabiha Gökçen Havalimanına gelişinde yapılan karşılamanın görkeminden bahsediyor. Karşılamaya giden kalabalıkla ilgili görüntüleri seyrederken gayri ihtiyari o insanların kılık kıyafetleri ve davranışlarına bakakaldım. Ve… Gördüklerimden dolayı kafamda bir sürü düşünce uçuşmaya başladı.
Düşüncelerimi paylaşmadan önce söylemek istiyorum ki, kimseyi küçük veya hakir görüyor değilim. Fakat bazı gördüklerimi, benim mantık zincirimde, ayakları yere basar bir şekilde, bir yerlere yerleştiremiyorum.
Karşılamaya gidenlerin büyük bir kısmı esnafa benziyordu. Yani bir işyeri, evi, arabası olan insanlar. Bir çok esnaf gibi gelir seviyeleri normalin üstünde olduğu her hallerinden belliydi. Belli ki adamlar para kazanıyor ve futbol tutkuları içinde kazançlarından harcıyorlardı. Fakat bu taraftarların aralarında bazıları da vardı ki beni garip düşüncelere itti. Sanki bu karşılamaya gitmek için hayatlarındaki bir şeylerden kaçmışlardı ve bu kaçışı gerçekleştirmek içinse arkadaşlarından borç almış gibiydiler. Ve… Bu durum bana gayri ihtiyari “Ceplerinde para yok ve oraya gitmek için arkadaşlarından borç almışlar gibi bir havaları var. Karşıladıkları adamsa milyonları kazanıyor. Bu nasıl bir çelişki?”
Sonra… Yine kendi cevabımı kendim verdim: “Anlayamazsın Musa… Anlayamazsın!”