Teknoloji savaşının ekonomi cephesi
Bilişim dünyasında yılda iki kere yayınlanan bir liste var. İsmi, “En Hızlı 500 Bilim Bilgisayarı” listesi. Bu yılın Haziran ayında açıklanan Süper Bilgisayar listesinde bir sürpriz oldu. Çin, ilk defa ABD’yi geçti. Çinli süper bilgisayarın ismi Sunway TaihuLight. Hızı, 93 petaflop/s.
Bu haberin başlıkla ne ilgisi var, diye sorabilirsiniz. Lütfen okumaya devam edin. Bir bilgisayarın hızını etkileyen en önemli parça işlemcisi. Yani bir bakıma otomobilin motoru neyse bilgisayarın işlemcisi de bilgisayarın motorudur ve temel parçalardan biridir. Bilgisayarların temel parçalarından olan işlemciler konusunda ABD, Intel sayesinde yaklaşık 50 yıldır liderdi. Derken ilk darbe başka bir Amerikalıdan geldi. Apple, iPhone’lar için ARM işlemcileri seçti. Tabii ki bunda Steve Jobs’ın rolü büyüktü. Bu seçim Intel’i salladı. Dolayısıyla ABD’nin geri kalmaya başlaması kaçınılmaz oldu. Derken buna mobil teknolojilerin öne çıkması da eklenince Intel dolayısıyla da ABD işlemci dünyasındaki açık ara üstünlüğünü kaybetmiş oldu.
ABD ve Çin arasındaki teknoloji savaşının başka bir ayağına gelelim. Çinli işlemci firması Grand Chip Investment Alman Aixtron firmasını 670 milyon Euro’ya satın almıştı. Üstelik Alman hükümeti bu satışı onaylamıştı. Derken Ekim ayının son haftası Alman hükümeti bu onayı askıya aldığını açıkladı. Bu askıya alınmanın baş aktörü, Alman hükümetini uyaran ABD gizli servisi idi. Konuyla ilgili açıklama yapan Alman Ekonomi Bakanı Sigmar Gabriel, detaylara girmeden kararın güvenlik endişesi nedeniyle alındığını belirtti. Bakan, onayın yeniden gözden geçirileceğini ve bunun üç ay kadar sürebileceğini söyleyerek önemli bir ticaret hacimleri olan Çinlilere kapıyı tam olarak da kapatmadı. Satışın askıya alınmasını sağlayan ABD gizli servisi, Alman Başbakanı Angela Merkel’e ne demiş olabilir ki? Herhalde en kolay gerekçe Aixtron ürünlerinin askeri amaçla kullanılabileceğini söylemek olurdu.
Peki, sizce tek gerekçe bu olabilir mi? Tabii ki değil. Onayın askıya alınmasının nedeni ABD’nin uyarısı kadar, Almanların da gördüğü bir gerçek. O gerçek şu ki, Çinliler bu yılın Ocak-Ekim arasındaki 10 aylık sürede satın aldıkları Alman yüksek teknoloji firmalarına 11 milyar Euro ödediler. Sizce, Almanların ve Amerikalıların korkması için bu bile yeterli bir sebep değil mi? Bu satışın en önemlilerden birisi de Çinli üretici Midea tarafından satın alınan Alman robot üreticisi Kika idi.
Onayın askıya alınması ile ilgili açıklama yapan Alman Ekonomi Bakanı Gabriel’in ayrıca Avrupa Birliğini de uyardığı belirtiliyor. Uyarıda dikkat çekilen konunun, önemli Avrupalı endüstrilerin yabancı yatırımcılardan korunması için önlem talep edilmesi olduğu kaydediliyor. Çinli ortakların veya firmaların olduğu Avrupa Birliği projeleri şimdilerde dikkatle inceleniyor. İlk sonuçlar olarak İngiliz hükümetinin, bir hayli tartışılan Hinkley Point nükleer projesini ertelemiş olmasını söyleyebiliriz. Diğer yandan Avrupa Birliği anti-tröst yetkilileri de, İsveç tohum üreticisi Syngenta’ya ChemChina firması tarafından satın alınmasını hâlâ derinlemesine soruşturuyor olduğunu da ekleyelim.
Şimdi ülkemize gelelim. Çinli bir firma tarafından aylardır satın alınmaya çalışılan yüksek teknolojiye sahip bir Türk şirketi var. Her şey tamam ve imza safhasına gelindi. Satan, satın alan, satılan, teamül gereği nihâi onayı vermesi gerekenler, hepsi tamam. Fakat görünmez bir güç bu imzayı engelliyor. Nihâi imzanın atılamamasının yani yüksek teknolojiye sahip bir Türk firmasının hâlâ satılamamasının arkasında yatan gerekçeler yukarıda yazdıklarımla sizce ne kadar örtüşüyor?
Sonuç olarak; işlemci konusunda ABD’nin temel korkusu, savunma sanayi. Yani güvenlik, bir diğer deyişle nükleer teknoloji. Almanya’ya yapılan uyarılarda bu doğrultuda. Kısacası; teknoloji savaşının ekonomi cephesi dedikleri işte budur.
(Bu yazının bir kısmı 6 Kasım 2016 tarihli Para dergisinde yayınlanmıştır.)