Türk usulü rekabet piyasası
Eğri oturup doğru konuşalım demiş atalarımız ama doğru konuşanı da dokuz köyden kovarlar şeklinde ilave etmeyi de unutmamışlar! Olsun varsın. Biz doğruları söyleyelim. “Sabit Numara Taşınabilirliği 10 Eylül’e ertelendi.” Bu cümleyi okuyunca şaşırmadım. Çünkü Türk Telekom ile Alternatif Telekom Operatörleri arasında adı konulmamış bir savaş var. Alternatif Telekom Operatörleri uzun süre ses trafiğinin kendilerine de açılması için savaş verdiler. Sonunda Türk Telekom şehirlerarası, milletlerarası ve mobil yönlere aramalarına müsaade etti. Sonrasında şehiriçininde açılması ve sabit numaraların taşınabilmesi ile ilgili bastırdılar. Çok çetin mücadelelerden sonra o hakkı da aldılar (mı?).
Burada bir duralım. Bu yıl Nisan ayında Abant’da toplanıp bir hayli tartıştılar. Sonunda da dedilerki; “Yeni Elektronik Haberleşme Kanunu (EHK) gereğince, şimdiye kadar rekabete kapalı tutulan ve pazarın yüzde 73’ünü oluşturan şehiriçi telefon hizmetleri, başka bir deyişle 4,5 milyar TL’lik bölüm de 10 Mayıs 2009 tarihinden itibaren yasal olarak rekabete açılmış oldu. Bu rekabeti destekleyecek Numara Taşınabilirliği uygulamasıyla ilgili olarak da 9 Mayıs 2009 tarihi belirlendi.” Buraya kadar her şey gayet güzel.
Bu kararların uygulamada nasıl gerçekleştiğine baktığımızda büyük bir hayal kırıklığına uğruyoruz. Şöyle ki, Türk Telekom kendi sahip olduğu alan kodlarını (212-İstanbul, 312-Ankara vb.) Alternatif Telekom Operatörlerinin kullanmasını istemiyor. Teknik gerekçeler ileri sürüyor ve diyor ki “Onlara ayrı alan kodu blokları verilsin (213-İstanbul, 313-Ankara vb.). Bunun tek bir anlamı var. Tüketici gözünde bezginlik oluşturmak. Bir düşünün mobil operatörlerde numaranızı taşısanız bile sizinle aynı alan koduna sahip farklı operatördeki dostlarınızı alan kodu çevirmeden arıyorsunuz. Türk Telekom’un önerisinde ise ben alternatif telekom operatörü kullanan alt kattaki komşumu ararken 7 rakam değil 10 rakam tuşlayacağım. Türk Telekom sizce de çok adil değil mi? Bu durumun adaletinin resmiyete uyması için yetkililerimiz 2 Temmuz 2009’da çıkardıkları yeni yönetmelikle birlikte numara taşımayı 10 Eylül 2009 tarihine ertelediler ve dediler ki: “Bu hizmetin başlayabilmesi için yeni işletmecilerin abonelerine numara verebiliyor olması ve bazı testleri tamamlaması gerekiyor.”
Diğer taraftan yapılan tarife kısıtlamaları da ayrı bir adalet örneği. Türkiye’de yaklaşık 17,5 milyon olan sabit telefon abonelerinin yarısı HesaplıHatt ve YazlıkHatt abonesi; ancak, bu abonelere yeni işletmecilerin hizmet vermeleri yasaklanmış durumda. Bu yasaklamanın gerekçesine ben hiçbir yerde rastlayamadım. Buna ek olarak şimdi de BTK’nın 21.05.2009 tarihli kararı ile Standarthatt abonelerinin alternatif işletmeciler üzerinden gerek 10XY ile gerekse A Tipi şehiriçi görüşme yapması 1 Ocak 2010 tarihine kadar yasaklandı. Size şu detayı vereyim varın gerçek niyeti siz tahmin edin. Hesaplıhatt ve Standarthatt abonelerinin toplamı, toplam sabit abonelerin %96’sını oluşturuyor. İnsan gayri ihtiyari soruyor: “Rekabet bunun neresinde?”
Sayın yetkililer. Bu işler başlarken 400 tane firmaya lisans verdiniz. Süreçlerin uzatılmasına kayıtsız kaldınız. Bu firmalardan15 tanesi ayakta kaldı. Gerçek anlamda ise yarısı iş yapıyor. Yazık değil mi bu kadar kaynağa. Göz göre göre heba edilmesine sebep olduğunuzu farkında mısınız? Bari baştan bu firmalara lisans verirken Alternatif Telekom Operatörü şeklinde değil de Alternatif Türk Telekom Operatörü şeklinde verseydiniz de bu kadar gürültü olmasaydı.
Sektör genelinde sağlıklı bir rekabet ortamı olması için neler yapılmalı şeklinde oluşan sorumuzu ise TELKODER (Serbest Telekomünikasyon İşletmecileri Derneği) Başkanı Yusuf Ata Arıak dört madde ile cevapladı:
“- Yeni sabit hat işletmecileri, Türk Telekom’la yasal olarak aynı haklara sahip olmalıdır ve bu eşitliğin bütün ilişkilerde göz önünde tutulması gerekir.
– Türk Telekom ve cep telefonu işletmecileri, yeni işletmecileri daha güvenilir ve eşit olarak görmeli ve bu eşitliğe uygun hareket etmelidir.
– BTK’nın yeni sabit hat işletmeciliğinin önünün açılmasını sağlaması ve yeni sabit hat işletmecilerini bu alanda rekabet oluşana kadar koruması beklenmektedir.
– Türkiye’de düşme eğilimi gösteren sabit telefon trafiğinin yeniden yükselişe geçmesi için sabit hat pazarının rekabete açılması ve rekabete aykırı davranışların önlenmesi gerekir.”
Yekililerin bu konuları çok acil olarak çözmesini ve tüm vatandaşlarımızın sabit telefon hizmetlerinde rekabetten yararlanabilmelerini sağlamalarını bekliyoruz.
(Bu yazının bir kısmı 12 Temmuz 2009 tarihli Para dergisinde yayınlanmıştır.)