YouTube’u ne yapmalı?
Son günlerde gazetelerde YouTube ile ilgili haberlere çok sık rastlar olduk. Dava eden mi ararsın. Kapattırma kararı alan mı?
YouTube popüler bir örnek olduğu için konuya bununla başladık. Aslında anlatmak istediğim internet sitelerindeki hoş olmayan veya kanuna aykırı içeriklerin olmaması için neler yapılabileceğine beraberce kafa yormak.
Söz sahibini bağlardan hareket edersek, internet sitelerinin sahiplik bağlamında iki seçeneği var. Bir internet sitesinin sahibi ya kurumdur ya da bir bireydir. Hukukçularımız bu noktadan hareket ederlerse rahat edeceklerdir.
Sahibi bir kurum olan siteye dünyanın neresinde olursa olsun yasal uyarı giderse gereğini yapacağına inanıyorum. Örneğin, bizim mahkemelerimiz YouTube’u kapatmaya mahkum etmek yerine aldıkları kararı bu firmaya gönderseler, firma gereğini yapacaktır. Hemen “Türkiye’de bir şekilde temsil edilen firmalar için tamam da yurt dışındaki firmalar için nasıl olacak?” sorusu aklınıza geliyor. İnternette bulunan kurumsallaşmış siteler tüm dünyayı müşterisi olarak gören sitelerdir. Dolayısı ile dünyanın başka köşesinden gelen bir uyarıya kayıtsız kalamazlar. Bu ülke dünyanın en küçük ülkesi bile olsa. Çünkü müşteri memnuniyeti önemlidir.
Bir site şayet insanların birbiri ile bir şeyler paylaştığı bir yer ise ve kurumsalsa herhalde bazı detayları da düşünmek zorundadır. İnsanların birbirlerinin sinir noktalarına basacak verileri bulundurmamak için bazı güvenlik protokolleri geliştirmeleri gerekir. YouTube’dan başladık onunla devam edelim. Nitekim YouTube’da zararlı içerik için önlem almanızı sağlayacak bazı mekanizmaların mevcut olduğunu biliyor muydunuz? Şöyle ki; videonun hemen altında Flag seçeneği bulunuyor. Buna tıklayıp gelen menüden ‘Select a Reason’ (Bir Sebep Seçin) seçeneğine basıp, ‘Hateful and Abusive Content’ (Nefret Uyandıran ve Küfürlü İçerik) ardından da ‘Promotes Hatred or Violence’ (Kin ya da Nefreti teşvik ediyor) seçeneğini tıklamanız yeterli. Bu işlemleri yaptığınızda YouTube’a adı geçen videoyu şikayet etmiş oluyorsunuz.
Böylece içerik denetimini siz yapmış oluyorsunuz. Sizin gibi yüzlerce insan aynı videoyu şikayet ederse YouTube o videoyu yayınlamakta ısrar eder mi?
Sahipliği kurumsal olan sitelerde bu tür uygulamalara genellikle var. Diğer taraftan her şeyi hukuk zeminine taşımak zaten iş yükü ağır olan Adliyelere bir dava dosyası daha getirmekten başka bir işe yaramaz. Adliyeden kapatma kararı aldırsanız bile internetin doğası gereği zaten yüzde 100’lük bir kapatma gerçekleştiremiyorsunuz. Sadece kendi ülkenizin insanına kapatmış oluyorsunuz. Bu durumda yukarıda bahsettiğim denetim mekanizmalarını kullanmak daha kesin sonuçlar verecektir.
Kısacası internetteki zararlı içerik meselesine düz mantıkla değil, biraz farklı ve teknolojik yaklaşmak gerekiyor. Alırız adliyeden kararı ‘basarız düğmesine, kapatırız’ şeklinde çözülebilecek bir konu değil. Bunun hem bize bir faydası yok hem de YouTube üzerinden iş yapan, kendini tanıtan, ticaretini ve kişisel işlerini düzenleyen diğer Türk kullanıcılara da fazlasıyla zararı var.
Biraz daha sağduyu lütfen.
(Bu yazının bir kısmı 24 Şubat 2008 tarihli Para dergisinde yayınlanmıştır.)